Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3760 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18821 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/09/2014 tarih ve 2014/241-2014/563 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin ... Kargo'nun acentesi olduğunu, davalı tarafça yurt dışına alıcı ödemeli o kargo gönderildiğini, kargonun alıcısına teslim edilmesine rağmen alıcı tarafından ödeme yapılmadığını, bunun üzerine ... Kargo'nun yurt dışı şubesi tarafından Türkiye Şubesi'ne, Türkiye Şubesi tarafından da kendisine Uluslar arası taşıma ücreti bedelinin alıcısı tarafından ödenmesinin kabul edilmediği gerekçesiyle kendisine fatura edildiğini ve bedelin kendisinden tahsil edildiğini, müvekkilinin de davalı ile yapmış olduğu görüşmelerin sonuçsuz çıkması nedeniyle ödediği bedeli davalıya fatura ettiğini, faturanın davalıya teslim edildiğini ancak, davalı tarafından faturaya itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu zira, davalının kargo yurtdışı taşıma şart ve kurallarını düzenleyen collect taahhütnamesi uyarınca alıcısı tarafından ödenmeyen kargonun bedelinden sorumlu olduğunu ileri sürerek, 6.836,23TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı temsilcisi, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, öncelikle davalının tüzel kişiliği olmadığı için davalıya dava açılamayacağı ayrıca, alacağın gönderim ile birlikte karşı taraf ödemeyince muaccel hale geldiği, davacının alacağını ve alacağı ödemesi gereken kişiyi öğrenmesinden itibaren 1 yıl içinde dava açması gerekirken açmadığından zamanaşımının dolduğu, faturanın da bir yıl sonra düzenlendiği, mallar karşı tarafça alınmadığı için iade de edilmediği gerekçesiyle, subüt bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Türkiye Cumhuriyeti'nin idari yapısı bakımından Devlet dışında merkezi idareye dahil birimlerin hiçbirinin tüzel kişiliği bulunmamaktadır. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 27. maddesine göre ilçede hükümetin temsilcisi olan kaymakamlık, ayrı tüzel kişiliği bulunmadığı için HMK'nın 50 ve TMK'nın 48. maddeleri uyarınca münhasıran taraf ehliyetine sahip bulunmamakla birlikte işbu davada davacının amacının Devlet tüzel kişiliğini dava etmek olduğu gözetildiğinde, hasımda değil, temsilcide yanılgının varlığının kabulü ile söz konusu yanlışlık düzeltilerek HMK'nın 52. maddesi uyarınca davaya devlet tüzel kişiliğini temsilen İçişleri Bakanlığına karşı devam edilmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece, İçişleri Bakanlığına dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. Öte yandan, mahkemece, HMK'nın 142. maddesi hükmüne aykırı olacak şekilde, kararın gerekçesinde bir taraftan kaymakamlık aleyhine dava açılamayacağı, bu nedenle davanın reddi gerektiği belirtilirken, diğer yandan ve üstelik davalı tarafından açıkça zamanaşımı def'inde bulunulmamasına karşın bu husus re'sen nazara alınmak suretiyle davanın zamanaşımı nedeniyle de reddine karar verilmesi de TBK'nın 161. maddesinin açık hükmüne aykırı olup, yerel mahkeme kararının bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.