MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/04/2013NUMARASI : 2010/322-2013/214Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.04.2013 tarih ve 2010/322 - 2013/214 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı - karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin 2006/01438 nolu endüstriyel tasarımı bulunduğunu, davalının bunun benzerini ürettiğini, eyleminin tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabet ve tasarıma tecavüzün tespitini, menini, 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiş, sonradan ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini yükseltmiştir.Davalı-karşı davacı vekili, davacının tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığını, benzerlerinin daha önceden kamuya sunulduğunu ileri sürerek, davacı tasarımının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiş, asıl davanın ise reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı-karşı davalının tasar??mının yeni ve ayırt edici nitelikte olduğu, davalının ürününün benzer bulunduğu, eyleminin tasarıma tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, 7.500 TL maddi ve 7.500 TL manevi tazminatın tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Asıl dava, tasarıma tecavüz ve haksız rekabetten kaynaklanan tazminat, karşı dava ise tasarımın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece birinci bilirkişi raporunda davacı-karşı davalıya ait tasarımın yeni ve ayırt edici olduğu, davacı-karşı davacıya ait tasarımla davalı-karşı davacıya ait ürünler arasında benzerlik bulunmadığı, ikinci bilirkişi raporunda ise davacı-karşı davalının çoklu 1,2, 3 ve 4 nolu tasarımı ile davalı-karşı davacının ürünleri arasında benzerlik olduğu, davacı-karşı davalının tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığının ispatlanamadığı, karşı davada birbirini doğrulayan iki ayrı bilirkişi heyeti raporuna göre davacı-karşı davalının tasarımının yeni ve ayırt edici bulunduğu, asıl davada ise birbiri ile uyumlu tespit ve ikinci bilirkişi raporuna göre davalı-karşı davacının ürününün tasarıma tecavüz ettiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Oysa, mahkemece alınan birinci ve ikinci bilirkişi raporlarında asıl davaya yönelik tasarıma tecavüz davası yönünden çelişki bulunduğu gibi, ikinci bilirkişi raporunda bilirkişilerden bir kısmı davacı-karşı davalının 1, 2, 3 ve 4 nolu çoklu tasarımlarına tecavüz edildiğini belirtirken, diğer kısmı davacı-karşı davalının 2 ve 3 nolu çoklu tasarımlarının davalı-karşı davanın ürünü ile benzer olduğunu, 1 ve 2 nolu tasarımların benzer olmadığı yönünde ayrık görüş belirtmiş, yine birinci rapordaki görüşlere hangi yönlerden ayrı düştüklerine dair denetime açık olacak şekilde beyana da rastlanmamış olduğu halde, mahkemece raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmuştur. Bu itibarla, mahkemece bilirkişiler arasındaki çelişkileri giderecek şekilde rapor alınarak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle açıklanan nedenlerle davalı -karşı davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.