Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3753 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15458 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ... ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/02/2015NUMARASI : 2014/471-2015/91 Taraflar arasında görülen davada ... ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/02/2015 tarih ve 2014/471-2015/91 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkilinin ... da sigorta aracılık hizmeti verdiğini, davalıya ait kamyon için KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi, Maksimum Ticari Kasko Poliçesi düzenlediğini ancak primlerinin davalı tarafından ödeme yapılmadığını, bu nedenle ... 2. İcra Müdürlüğünün 2014/5228 Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalının takibe süresi içerisinde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına davalının %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 02.10.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; yapılan kasko ve sigorta poliçelerinden müvekkilinin haberi olmadığı gibi imzasınında bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; kasko ve sigorta poliçelerinde davalının imzasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, kasko ve ZMMS poliçesi prim bedellerinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, telefon aracılığıyla irtibat kurularak davalının aracı için kasko ve ZMMS poliçesi düzenlendiğini ancak primlerinin ödenmediğini ileri sürerken, davalı poliçelerden haberinin olmadığını ve imzasının da bulunmadığını savunmuş; mahkemece, davalının imzası bulunmayan poliçelerin prim borcundan sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafından dosyaya sunulmuş belgeler incelendiğinde, davalı adına 2010-2011 ve 2011-2012 yıllarını kapsayacak şekilde poliçeler düzenlendiği ve hatta davalıya ait aracın 2012 yılında trafik kazasına karışması nedeniyle 05.01.2012 tarihinde karşı tarafın sürücüsüne ZMMS kapsamında hasar ödemesi yapıldığına ilişkin hasar görüntüleme sayfasının çıktısı görülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1423. maddesi ve Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik (SSBİY) hükümleri uyarınca davacı sigortacı sözleşmenin kurulmasından önce ve sonra karşı tarafı bilgilendirme yükümlülüğü altında olup, dava konusu poliçeler yönünden sigorta şirketince sigortalıya yeterli bilgilendirme yapılıp yapılmadığı, poliçe düzenlendiğinden ve içeriğinden söz edilip edilmediği, poliçenin davalıya teslim edililip edilmediği, özelikle ZMMS poliçesi yönünden gerçekleşen trafik kazası nedeniyle sigortacıya ihbarın ne şekilde yapıldığı, gerçekleşen hasara ilişkin karşı taraf sürücüsüne ne şekilde ödeme yapıldığı, bu durumdan davalının haberdar olup olmadığı hususlarının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmediği gibi, ZMMS'nın zorunlu bir sigorta olduğu ve araçların bu sigorta koruması altında olmadan trafiğe çıkamayacağı hususu dahi tartışma konusu edilmeksizin sadece poliçelerde davalının imzası bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Oysa ki mahkemece taraflar arasında geçerli bir sigorta sözleşmesi kurulup kurulmadığının TTK'nın 1421. vd. madde hükümleri ile SSBİY hükümleri de dikkate alınarak değerlendirilmesi, davacının bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği ve davalının sigorta poliçelerinin korumasından faydalanıp faydanlanmadığının tespiti gerekirken, eksik incelemeye davalı olarak yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.