Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 375 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14364 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/02/2013 tarih ve 2011/650-2013/33 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, 20.02.2003 tarihinde hayat sigorta poliçeleri ile müvekkilinin davalı nezdindeki sigortalılığının başladığını, müvekkilinin rahatsızlığı nedeniyle 2004 yılı Ağustos ayında 6 ay prim durdurma talebinin davalı yanca kabul edildiğini, süre bitiminde bu aylara ait 847 TL primin davalının bildirdiği hesaba yatırıldığını, davalının 14 TL banka masrafının yatırılmadığı gerekçesiyle 03.02.2005 tarihinde müvekkilinin sigortalılığını iptal ettiğini, sözleşmede aksayan primin 1 ay içinde ödenmesinin taahhütlü mektup ya da noter kanalıyla ihtarının gerektiğinin belirtildiğini, buna rağmen müvekkiline ödemelerin aksadığına dair bir bildirim yapılmadığını ileri sürerek hukuka aykırı olarak iptal edilen sigortalığın devamına, aksi halde davalıya ödenen sigorta primlerinin reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında 20.02.2003 başlangıç tarihli, IS190429 sayılı Sigortalı Tasarruf Planı ile .... sayılı Profesyonel Tam Koruma Planı olmak üzere iki adet Hayat Sigorta Poliçesi'nin aktedildiğini, 20.06.2004 tarihli primin ödenmesi için 28.06.2004 tarihinde taahhütlü mektubun davacıya gönderildiğini, müvekkilinin 03.11.2005 tarihinde yeniden yürürlüğe konma süresi ile ilgili bildirimi de davacıya gönderdiğini, ayrıca çeşitli telefon görüşmeleri sonucunda davacının 845 TL'yi 17.01.2005 tarihinde .... sayılı poliçenin yeniden yürürlüğe konulması için yatırdığını, 14 TL masrafın banka tarafından tahsil edilmesi üzerine bakiye 831 TL'nin davacının toplam prim borcunu karşılamadığını, 18.01.2005 tarihinde davacının aranarak 03.02.2005 tarihine kadar 14 TL'nin yatırılmasının gerektiği konusunda bilgi verildiğini, davacı tarafından eksik primin ikmal edilmediğini,..... sayılı poliçe hususunda ise müvekkile ulaşan bir şikayet ve talebin bulunmadığını, vadesi geçmiş primin ödenmemesi üzerine poliçenin iptal edildiğini, 6 aylık yeniden işleme konulma süreleri geçtiğinden poliçelerin yeniden yürürlüğe konulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 04.02.2003 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurarak 20.02.2003 tarihinde .... ve ... nolu hayat sigorta poliçeleriyle sigortalandığı, 2004 yılı Ağustos ayında davalı şirkete başvurarak 6 ay prim durdurma talebinde bulunduğu, bu talebin şirketçe kabûl edildiği, süre bitiminde davacının borçlandığı aylara ait 847 TL'yi davalı şirketin belirttiği hesaba yatırdığı, ancak banka masrafının kesilmesi nedeniyle bu miktarın davalı şirket kayıtlarına 831,21 TL olarak geçtiği, poliçelerin iptal edileceği ihtarını içeren mektupların davacıya 26.06.2004 tarihinde gönderildiği, davacının TTK'nın 1325/2 maddesi uyarınca ödediği primleri talep edemeyeceği, talep edeceği miktarın banka masrafının kesilmesinden sonra davalının hesabına aktarılıp kayıtlarına geçen 831,25 TL ile sınırlı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 831,25 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin ve davacının sigortalılığın devamına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Davacı, dava dilekçesinde öncelikle hukuka aykırı olarak iptal edilen sigortalılığın devamını aksi halde ödenen primin iadesini talep etmiştir.Mahkemece, poliçelerin iptal edileceği ihtarına ilişkin mektupların taahhütlü olarak davacıya gönderildiği gerekçesiyle sigortalılığın devamına yönelik talebin reddine karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 1297/1. maddesi ve Hayat Sigortası Genel Şartları'nın C.1/5. maddesi hükmüne göre, sigorta priminin vadelere bölünerek taksitlerle ödenmesinin kararlaştırıldığı hallerde, vadesinde prim taksidinin ödenmemesi halinde sigortacının keyfiyeti sigorta ettirene resmi bir ihtarname veya taahhütlü mektupla ihtar etmesi ve bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren bir ay içerisinde taksidin ödenmemesi halinde sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı kabul edilmiştir. Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.10 maddesinde de sigortalı ve sigorta ettirenin bildirimlerinin, sigorta şirketinin merkezine noter eliyle veya taahhütlü mektupla, sigortacının bildirimlerinin de sigorta ettirenin ve sigortalının poliçede gösterilen adresine aynı surette yapılacağı, bu adreslerin değişmiş olması halinde ise, sigorta ettirenin bunu sigorta şirketine bildirmek zorunda olduğu, aksi takdirde sigortacı tarafından yapılacak tebligatın sigorta ettirene ulaştırılmamış olmasından doğacak kanuni sonuçların doğrudan doğruya sigorta ettirene ait olacağı düzenlenmiştir. Somut olayda davalı, 20.06.2004 vadeli primlerin ödenmemesi nedeniyle 1 ay içinde prim çekiminin gerçekleşmemesi halinde poliçenin iptal edileceği ihtarını içerir mektupların taahhütlü olarak .... PTT şubesine verildiğine dair ihtar mektubu gönderim listelerini ibraz etmişse de, davacı bu ihtarların kendisine ulaşmadığını iddia etmiş, müvekkilinin adresinin ... olduğu halde mektupların Mersin'e gönderildiğini ileri sürmüştür. Davalı da, ihtarların gönderim tarihlerinde davacının sistemdeki adresine bağlı olarak İçel-Mersin adresine gönderildiğini belirtmiş, gönderim listesinde de sigortalı adresi olarak Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü/Mersin adresi gösterilmiştir. Ancak anılan ihtar mektuplarının başlığında muhatap davacının adresinin .... olarak belirtilmesi karşısında davacı tarafından adres değişikliği bildiriminin yapıldığı ve bu bildirimin davalının kayıtlarına girdiği anlaşılmaktadır. Uzun süreli hayat sigortalarında, ihtara rağmen primin ödenmediği iddiasının sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu durumda sigorta ettiren davacıya ihtarın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği kanıtlanamamıştır. O halde sigorta poliçesinin feshinin geçersiz olduğunun ve poliçenin ayakta bulunduğunun kabulünün gerekeceği ve buna bağlı olarak Hayat Sigortaları Genel Şartlarının C.4 maddesinde gösterilen prosedürün de davacı aleyhine sonuç doğurmayacağı nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.