MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/04/2013 tarih ve 2011/188-2013/161 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17.03.2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. .. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline sigortalı emtiaların davalının antreposunda bulunduğu sırada 09.09.2009 tarihinde meydana gelen yağışlar nedeniyle hasar gördüğünü, sigortalının zararının karşılandığını ileri sürerek, 410.161,08 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili, zararın mücbir sebepten kaynaklandığını, müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının geçici depolama yeri işleticisi olduğu, 818 sayılı BK'nın 474. maddesi uyarınca ardiye sahibini eşyayı ihtimam ile muhafaza etme yükümlülüğü bulunduğu, sorumluluğun depolama yerinden emtianın çıkışına kadar devam edeceği, antreponun dere yatağının üst kotundan iki metre aşağıya yapıldığı, yapı ruhsatı ve iskan belgesinin olmadığı, davalının sorumluluğunu ortadan kaldıracak mücbir sebep bulunmadığı, böyle bir zararın gerçekleşebileceğinin davalı tarafından öngörülebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, sigortalıya ait emtiasının davalı tarafından işletilen antrepoda bulunduğu sırada meydana gelen sel baskını nedeniyle hasarlandığı iddiasına dayalı rücuan tazminat istemine ilişkin olup, Hasar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi hükmü uyarınca karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmelerde borçluya yüklenemeyen nedenler dolayısıyla borcun ifası mümkün olmazsa borç ortadan kalkar. Buna göre; "Borçluya isnat olunamayan haller münasebeti nedeniyle borcun ifası mümkün olmazsa borç sakıt olur" yasa maddesine göre imkansızlıktan söz edebilmek için imkansızlığın sözleşmeden sonra meydana gelmesi gerekir. Şayet imkansızlık sözleşmenin yapıldığı sırada veya bundan önce mevcutsa sözleşmenin butlanına neden olur. ( BK, m. 20 ). Doktrin ve Yargıtay uygulamasında imkansızlık, ortaya çıkış nedenine göre bazı ayrımlara tabi tutulmaktadır. Eğer ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil aynı sözleşmeyi yapacak herkes için söz konusu ise buna "objektif imkansızlık", yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da "sübjektif imkansızlık" denilmektedir. İmkansızlık sözleşmeden sonra ve taraflardan birinin kusurundan kaynaklanmışsa bu durum "kusurlu imkansızlık" ve fakat tarafların kusuru olmadan meydana gelmişse "kusursuz imkansızlık" olarak adlandırılır. İmkansızlık borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Borcun ifasının imkansız hale gelmesi, mücbir sebepten, bir başka ifade ile önlenemez nedenden kaynaklanabilir. Genelde dış kuvvetlerin sonucu olan, borçlunun işletmesiyle bağlantılı bulunmayan, önceden görülemeyen, kaçınılmaz ve mutlak bir şekilde borcun ifasını engelleyen olay olarak doktrinde tanımını bulan mücbir sebebin varlığı, borçlu yönünden borcu ortadan kaldıran nedenler arasındadır. Yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olunursa, davaya konu sel felaketinin 09.09.2009 tarihinde meydana geldiği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, dairemize intikal eden emsal mahiyetteki dosyalar itibari ile dava konusu felaket, Dairemiz kararlarında borcu sona erdiren bir mücbir sebep hali olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, mahkemece davaya konu sel felaketinin davalı antrepo işletmecisi yönünden mücbir sebep oluşturduğundan hareketle sonuca gidilmek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.