MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.04.2011n tarih ve 2008/53-2011/100 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili birliğin üyesi ...’nın ...’nun “...” adlı romanını 1984 yılında Fransızca’dan Türkçe’ye çevirdiğini, aynı kitabı davalı yayınevinin ... çevirisi olarak yayımladığını, davalı tarafından 1990,1997,1999 ve 2003 yıllarında kitabın dört baskısının yapıldığını, davalı yayınevinin yayınlamış olduğu kitabın yeni ve özgün olmadığını, üyeleri olan ...’nın çevirisinden intihal yapıldığını, müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, FSEK 68. ve 70/3 maddeleri gereğince, şimdilik 8.000,00 TL maddi tazminatın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; ıslahla maddi tazminat talebini 20.000,00 TL’na yükseltmiştir.Davalı vekili, davacının eser sahipliğini kanıtlaması gerektiğini ve davacı iddialarının asılsız oldu??unu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştirMahkemece, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve düzenlenen bilirkişi raporları doğrultusunda, bilirkişi raporlarıyla tespit edilen intihal nedeniyle davacının meslek birliği olarak talep edeceği çeviri ücretinin ...’nın meslek birliği üyesi olduktan sonraki dönemi kapsayacağı, bu dönemde davalı yanın söz konusu kitap için bir kez baskı yaptığı, bu baskının çeviri ücretinin 6.482,00 TL olduğu, FSEK’nin 68. maddesi gereğince bu miktarın üç katının 19.446,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 19.446,00 TL maddi tazminatın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.1- Dava, FSEK’nin 68. ve 70/3. maddelerine dayalı olarak açılan maddi tazminat istemine ilişkindir. 5846 sayılı FSEK.’nin 42. maddesinde, “Eser sahipleri ve eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı hak sahipleri, ile bu Kanunun 52. maddesine uygun biçimde düzenlenmiş sözleşmelerle eser veya hak sahibinden malî hakları kullanma yetkilerini devralarak bu Kanunun 10'uncu maddesine göre ilim-edebiyat eserleri üzerindeki hakları kullanarak, süreli olmayan yayınları çoğaltan ve yayanlar üyelerinin ortak çıkarlarını korumak ve bu Kanun ile tanınmış hakların idaresini ve takibini, alınacak ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlamak üzere, Kültür Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca onaylanan tüzük ve tip statülere uygun olarak tespit edilecek alanlarda birden fazla meslek birliği kurabilirler. Eser sahipleri veya icracı sanatçılar bakımından zorunlu organlarının asıl üye sayısının dört katı kadar; yapımcılar veya radyo-televizyon kuruluşları bakımından bu organların asıl üye sayısının iki katı kadar üye olma niteliklerini taşıyan gerçek veya tüzel kişiler meslek birliği olarak faaliyet gösterebilmek için izin almak üzere Bakanlığa başvurmak zorundadırlar. Meslek birlikleri bu izni aldıktan sonra kuruldukları alanda faaliyet gösterirler….” denilmektedir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, meslek birlikleri FSEK’nin 52. maddesine uygun şekilde sözleşme yaparak üyelerinin mali haklarını takipte yetkili kılınmıştır. Gerek 5846 sayılı FSEK’nin 41. ve 52. maddeleri gerekse bu hususta yayınlanan yönetmelik ve tüzük hükümleri uyarınca ilgili alandaki meslek birliği üyelerinden yetki belgesi almakla, bu belgede belirtilen eserlerle ilgili mali hak takibine yetkili olduklarından, şayet eser sahibinin meslek birliğine yetki devri yaptığı tarihten önceki tarihte bir ihlal gerçekleşmiş ise, bu ihlal hakkında hak takibinde bulunmalarına bir engel yoktur. Bu bakımdan mahkemenin dava dışı ...’nın davacı ... birliğine üye olduğu 21/11/2007’den önce gerçekleşen baskılardaki ihlal eylemlerinden dolayı davacının işbu davayı açmakta yetkili bulunmadığına dair görüşü isabetli değildir. Ne var ki yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca, meslek birlikleri ... Bakanlığı'ndan alınacak faaliyet iznine dayalı olarak üyelerinin hak ve menfaatlerini takip yetkisine sahip olacaklarına göre, yasa ile ancak kendilerine tanınan faaliyet izni sonrasında gerçekleşen ihlaller nedeniyle takip yetkisine sahip olup, bu tarihten önceki tarihleri kapsayan ihlaller bakımından 5846 sayılı FSEK’nin 42. vd. maddeleri uyarınca, hak takibine yasal yetkisi bulunmamaktadır. Nitekim, Dairemizin 02/05/2011 tarih, 2009/12371 Esas, 2011/5325 Karar sayılı ilamı ile de aynı ilke açıklanmıştır. Bu durumda, davacı ... birliğinin faaliyet izninin alındığı tarihin belirlenerek, dava dilekçesinde belirtilen ihlal eylemlerinin bu tarih öncesinde veya sonrasında gerçekleşip gerçekleşmediği hususu belirlendikten sonra, davacı ... birliğinin aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenlerle iki taraf yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın taraflar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.