Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3673 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8055 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/04/2015 tarih ve 2014/525-2015/114 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05/04/2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin 08.08.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yasal hükümlerin hiçe sayıldığını, hissedarların yasadan kaynaklanan haklarını kullanmalarının engellendiğini, toplantıda yönetim kurulu üyelerinin seçildiğini ve bu kişilere TTK'nın 395. ve 396. maddelerinde yazılı yetkilerin verildiğini ancak bu kararlar alınırken oy hakkından mahrumiyeti düzenleyen aynı yasanın 436. maddesinin ihlal edildiğini, ayrıca yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 395. ve 396. maddelerindeki yetkilerin verilmesinin açıkça yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, zira söz konusu yönetim kurulu üyelerinin haksız rekabet suçundan yargılandıkları gibi daha önce davalı şirketi mülga 2499 sayılı SPK'nın 15. maddesine aykırı fiilleri ile zarara uğrattıklarını ileri sürerek, 08.08.2014 tarihli genel kurulda alınan yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 4 nolu kararın ve yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 395. ve 396. maddelerinde düzenlenen yetkilerin verilmesine ilişkin 5 nolu kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında 4 nolu kararın iptaline ilişkin talebinden feragat etmiştir.Davalı vekili, iptali istenilen kararların oylanmasında TTK'nın 436. maddesindeki düzenlemeye riayet edildiğini, yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 395. ve 396. maddelerindeki yetkilerin verilmesinin iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil etmediğini, yönetim kurulu üyelerinin haksız rekabette bulunduklarına dair kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 12.08.2011 tarihinde yapılan genel kurulunda, şirket yöneticilerine 6762 sayılı TTK'nın 334. ve 335. maddelerinde yazılı yetkilerin verildiği, buna ilişkin genel kurul kararının iptali için açılan davada verilen davanın reddi kararının Yargıtay'ca, kendilerine anılan yetkilerin verildiği şirket yöneticileri hakkında söz konusu yetkiler kapsamındaki eylemlerden dolayı açılmış ve devam eden bir ceza davasının bulunduğu ve aynı kişilere aynı yetkilerin tanınmasının afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile bozulduğu, işbu davaya konu kararlarla da şirket yöneticilerine aynı yetkilerin verildiği, dolayısıyla haklarında haksız rekabet suçundan dolayı ceza davası bulunan yönetim kurulu üyelerine 6102 sayılı TTK'nın 395. ve 396. maddelerinde yazılı yetkilerin verilmesinin afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 4 numaralı genel kurul kararının iptaline yönelik talebin feragat nedeniyle reddine, 5 nolu genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, iptali istenilen genel kurul kararının alındığı tarih itibariyle davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri hakkında devam eden hukuk ve ceza davaları ile yine davalı şirketin önceki genel kurulunda alınan aynı yöndeki kararın mahkemece iptal edilmiş bulunduğu hususları gözetildiğinde, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 395. ve 396. maddelerinde düzenlenen yetkilerin verilmesinin iyiniyet kurallarına aykırı bulunmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 05/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.