MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada...... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19.02.2014 tarih ve 2013/171-2014/118 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi.......tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirket nezdinde nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı dava dışı sigortalıya ait emtianın davalıya ait araçlarla taşınarak 09/10/2012 tarihinde .......'da bulunan alıcı firmaya teslim edildiğini, ancak yapılan kontrollerde bir kısım panel camlarının taşıma sırasında kırılarak kullanılamaz hale geldiğini, hasar gören malzemeler karşılığı olarak 20.754,90 USD'ye tekabül eden 37.358,82 TL'nin 11.939,40 TL'sinin 27/11/2012 tarihinde, 25.419,42 TL'sinin ise 04/12/2012 tarihinde sigortalıya ödendiğini, taşıyıcı şirkette yapılan ihtara rağmen bu bedelin kendilerine ödenmediğinden ileri sürerek 37.358,80 TL (20.754,90 USD X 1,80 TL)'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı .......ve..... ile yapmış olduğu taşıma nakliyesi sözleşmesi uyarınca .......'a cam taşıma işi gerçekleştirdiğini ve emtianın 09/10/2012 tarihinde alıcı firmaya teslim edildiğini, emtianın hasarlanmasında müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, taşıma yapan araçların kaza geçirmediğini, taşınan malın cam olmasından kaynaklanan ve gönderen tarafından yapılması gerekli ambalajlama ve istiflemenin gereği gibi yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taşıyıcının emtianın zarar görmesine sebebiyet verecek bir kusurunun bulunmadığı, zarar gören emtianın cam panel olması nedeniyle zararın ambalaj hatasından oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.CMR'nin 17/1. maddesi uyarınca, taşıyıcı yükü teslim aldığı andan, teslim edilinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Taşıyıcı ancak, kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşıyıcının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmişse sorumlu olmaz (CMR m.17/2). Bu durumlarda da ispat yükü taşıyıcıdadır (CMR m.18/1). Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşıyıcının taşınan yükün zarar görmesine sebebiyet verecek bir fiiline rastlanılmadığı, hasarın ambalajlama eksikliğinden kaynaklandığı ve taşımacının zarardan sorumluluğunun bulunmadığı belirlenmiş ise de, bu bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve izlemeye elverişli değildir. Zira bilirkişi raporunda, davalının bir kaza yapmadığı ve hasara yol açacak bir fiilinin bulunmadığı bu nedenle öncelikle hasarın ambalaj eksikliğinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Bilirkişi tarafından, somut olayda taşınan emtianın ambalajının nasıl yapılması gerektiği, olayda nasıl yapıldığı denetime elverişli bir şekilde belirlenmediği gibi, hasarın neden kaynaklandığı da açıkça ortaya konulmamıştır. Öte yandan, CMR'nin 17/4-b maddesi uyarınca ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması durumunda taşıyıcı sorumlu tutulamaz ise de, CMR'nin 18/5. maddesi uyarınca bu husus, taşıyıcının üzerine düşen bütün önlemleri aldığının kanıtlanmasına bağlıdır. Ayrıca, ambalaj hatasının, ayrıca bir araştırmaya gerek duyulmaksızın kolaylıkla fark edilebileceği hallerde, taşıyıcının durumu gönderene duyurarak onu uyarması TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük ilkesinin de bir gereğidir. Nitekim, CMR'nin 8/1-b hükmünde, yükü teslim aldığı sırada, taşıyıcının, yükün ve bunların ambalajının görünürdeki durumunu kontrol yükümlülüğü altında olduğu, 2. fıkrada, buna ilişkin çekincelerini gerekçeleriyle birlikte belirtmesi gerektiği, 9/2. maddede ise, çekince koymamış ise, yükün ve ambalajların görünüş itibariyle iyi durumda olduğunun varsayılacağı öngörülmüştür.Bu itibarla, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, taşınan emtianın davalı taşıyıcı tarafından hasarlı teslim edildiği dosya kapsamı itibariyle sabit bulunduğuna göre, dava konusu hasarla ilgili olarak sorumluluktan kurtulmaya yönelik ispat yükünün davalı taşıyıcıda olduğu ilkesel olarak gözetilerek, tüm deliller toplanıp aralarında uluslararası taşıma hukuku konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan, hasarın nasıl ve neden kaynaklandığının denetlemeye imkan verecek şekilde belirlenmesi, hasarın ambalaj eksikliğinden kaynaklandığı sonucuna varılırsa da, davalı taşıyıcının üzerine düşen bütün önlemleri alıp almadığının ve gerekli uyarıları yapıp yapmadığının tartışılması, tüm bu belirlemeler sonucu hasıl olacak duruma göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.