Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3580 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15071 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ...........ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/03/2015NUMARASI : 2013/200-2015/46Taraflar arasında görülen davada ............Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2015 tarih ve 2013/200-2015/46 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Citibank A.Ş. vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .......... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı, borcu olmadığı halde, dava dışı borçlu ..........'ın TC kimlik numarasının yanlış girilmesi suretiyle cep telefonuna borcun ödenmesi ihtarını içerir mesajların gönderildiğini, davalı ............. yetkilisinin işyerine gelerek diğer çalışanların yanında kendisini küçük düşürdüğünü, kendi adına işyeri kurmayı ve bir araba satın almayı planladığını, kredi araştırması yaptığını, diğer iki banka ile birlikte .........'ın da "riskli müşteri olduğu ve yasal takibin bulunduğu" gerekçesiyle kredi talebini geri çevirdiğini, araç alımı için bir firmaya 150 TL kaparo verdiği halde krediyi çekemeyince aracı alamadığını, iş yerini de süresinde açamadığını, kredi kartı limitini artırmak için başvurduğu bankada, yine davalı bankadan kaynaklanan sorun yaşandığını ileri sürerek şimdilik 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı .............vekili, müvekkili ile diğer davalı arasında ...........'tan olan alacağın temliki sözleşmesinin imzalandığını, TC kimlik numarasının diğer davalı tarafından müvekkiline verildiğini, davacının yanlışlığın giderilmesini istemesi üzerine derhal gerekli düzeltmelerin yapıldığını, davacının başka bir borcundan dolayı da Merkez Bankası kaydının olduğunu, illiyet bağının ortadan kalktığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı .......... vekili, hatanın farkedilince derhal düzeltildiğini, durumun diğer davalıya da bildirildiğini, ancak davalı Varlık Yönetiminin gerekli düzeltmeyi yapmadığını, varsayıma dayalı talepte bulunulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının borcu olmadığı, davalı banka çalışanlarının yapmış olduğu hata nedeniyle davacıya sms ile borç bildirimi yapıldığı, davacının işyerine borç tahsili için yazı yazıldığı, davacı tarafından yanlışlığın öğrenilmesi üzerine düzeltme talebinde bulunulduğu halde düzeltmenin yapılmadığı, bu nedenle davacı tarafından yapılan kredi başvurusunun reddedildiği, davalı banka çalışanlarının kusuru nedeniyle davacının çalıştığı yere borç bildirimi vermesi ve hatta kredi başvurusunun reddedilmesi nedeniyle davacının kişilik haklarının zarar gördüğü, borcu olmadığı halde işyerine borç bildirimi gelmesinin davacıyı çevresine karşı zor duruma düşürdüğü, kusurlu işlemlerin davalı banka tarafından yapıldığı, davalı G.. A...'nin olayda herhangi bir kusurunun tespit edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 750 TL maddi, 2.500 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 3.250 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı C.. M..nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı ..........aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir..../...Kararı, davalı ........... vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, dava dışı borçlunun kimlik numarasının davacının T.C. Kimlik numarası olarak kayıtlara girilmesi suretiyle T.C. Merkez Bankası'na bildirilmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmişse de dava ve karar tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 58. maddesinde gösterilen koşulların somut olayda oluştuğundan söz edilemez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aynı zamanda kişilik haklarına yönelik bir saldırının da mevcudiyeti gerekir. Somut olayda, böyle bir durum bulunduğuna ilişkin bir delil de dosyada bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken davacının işyerine borç bildirimin verildiği ve davacının kredi çekemediği gerekçesiyle kısmen kabulü doğru görülmemiş, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.2- Davalı Bankanın maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı, davalıların kusurlu hareketi nedeniyle bankadan kredi çekemediğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürmüş, davalılar ise, davacının diğer bankalarda da takip bakiyesi olduğunu, davacının kredi çekememesinde dava konusu işlemin illiyet bağının bulunmadığını savunmuştur. Kredi Kayıt Bürosunun 16.08.2013 ve 25.03.2014 tarihli yazılarının ekinde gönderilen listelerde davacı hakkında dava dışı bankalara ait bir kısım kayıtların bulunduğu görülmektedir. Bu itibarla mahkemece, Kredi Kayıt Bürosunun yazıları ekinde gönderdiği listeler değerlendirilerek öncelikle davacının kredi kullanamamasının davalı Banka'nın hatalı bildirdiği kayıttan kaynaklanıp kaynaklanmadığının, bir diğer ifadeyle dava dışı banka tarafından davacının kredi talebinin reddi ile davalı eylemi arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususta bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın mümeyyiz davalı Banka yararına bozulmasını gerektirmiştir.3- Bozma sebep ve şekline göre davalı Bankanın maddi tazminata yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.4- Davacının, katılma yoluyla temyiz isteminin incelenmesinde; HUMK’nın 433/2. maddesi uyarınca, süresinde temyiz talebinde bulunmayan tarafa temyiz hakkı tanınmış ise de, bu hakkın ancak temyiz eden kişiye karşı kullanılabilmesi olanaklı olup, davacı vekilinin cevabi temyiz dilekçesinin bir kısmının hükmü temyiz etmeyen davalı G.. A...'ye yönelik olmasına göre, temyiz isteminin geçerli bir temyiz olarak kabulü mümkün bulunmadığından, davacı vekilinin davalı G.. A...'ne yönelik temyiz isteminin HUMK’nın 432/4. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.5- Yukarıda (1) nolu bentteki bozma sebep ve şekline göre davacının, davalı ...........'ye yönelik katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ........... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalı ............ yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı vekilinin maddi tazminata ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı G.. A...'ye yönelik katılma yoluyla temyiz isteminin reddine, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı ..........'ye yönelik katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 04/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.