MAHKEMESİ : KÜTAHYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/10/2012NUMARASI : 2008/467-2012/331Taraflar arasında görülen davada Kütayha 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.10.2012 tarih ve 2008/467-2012/331 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, birkaç yıldır porselen üretimi yapan davalı firmaca gazetelere, billboardlara verdiği yanıltıcı reklamlar ve ilanlar ile birlikte web sitesinde yaptığı yanıltıcı tanıtımlarla, 28 yıllık geçmişi ve tecrübesi ile en maruf yerli porselen üreticisi olan müvekkili şirketin piyasadaki ticari itibarının kırılmaya çalışıldığını, müşteri potansiyeline menfi tesirlerde bulunulduğunu ve haksız rekabete sebebiyet verildiğini, ürettiği porselenlerin ham maddesinin Fransa'dan alındığı, diğer porselenlere nazaran daha şeffaf, daha sağlıklı olduğu, Avrupa'da üretildiği iddia edilerek yanıltıcı reklam, ilan ve tanıtımlarla sebebiyet verildiğini ileri sürerek, haksız rekabetin önlenmesini, TTK’nın 61. maddesi hükmü gereğince davalının yanıltıcı reklamlarının içeriğinin düzeltilmesini, hükmün ilanını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra maddi tazminat talebinden vazgeçmiştir. Davalı vekili asıl dava ve birleşen davada, davacı tarafın haksız rekabet iddiasının yasal bir dayanağının bulunmadığını, müvekkilince üretimin Tunus’ta bulunan bir fabrikada ve Fransa’dan alınan hammadde ile gerçekleştirildiğini, verilen reklamların doğru olduğunu savunarak davanın reddini istemiş; asıl davaya karşı davasında, davacı tarafça yapılan “dünyada bizden daha kaliteli, daha vasıflı porselen üreten fabrika, hatta ülke yok” şeklindeki röportajlar ve basın açıklamaları yolu ile kendisi dışında tüm üreticiler ve müvekkili aleyhine haksız rekabete neden olunduğu ileri sürülerek, TTK’nın 56. maddesi kapsamında davacının haksız rekabetinin tespiti ile önlenip yasaklanmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davacı- karşı davalıdan tahsilini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, halen yayınlanmakta olan televizyon reklamları ile aylık yayınlanan ürün tanıtım katalogları ve perakende fiyat listelerinde, davalının haksız rekabet eylemlerine devam ettiğini ileri sürerek, TV reklamlarının yayınlanmasının durdurulmasını, ürün kataloglarının toplatılması ile yayınının durdurulmasını, haksız rekabetin önlenmesini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir. Mahkemece; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davalı- karşı davacı tarafından yapılan gazete reklamlarının, tanıtımların, hazırlanan katalogların halkı yanıltıcı nitelikte bulunması nedeniyle haksız rekabet teşkil ettiği, aldatıcı bu yayınlar nedeniyle davacı- karşı davalı şirketin itibarının sarsıldığı ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu; davacı- karşı davalı tarafından yapılan “Dünyada bizden daha kaliteli, daha vasıflı porselen üreten bir fabrika, hatta bir ülke yoktur" ifadesi yanlış olmakla birlikte bu ifadenin reklam amacıyla söylendiği ve tüketiciler tarafından ciddiye alınması beklenilemeyecek bir ifade olduğu, bu nedenle TTK’nın 57/3. maddesi anlamında haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, dava ve birleşen davanın kabulü ile, davalı şirketin satmakta olduğu ürünlerin Avrupa’da veya Fransa’da üretildiği veya hammadesinin tamamının Avrupa veya Fransa’nın Limoges bölgesinden temin edildiği yolundaki katalog ve bir kısım gazetelerdeki yazıların ve bir kısım TV kanallarında bu konuyla ilgili çıkan reklamların halkı yanıltıcı nitelikte bulunması nedeniyle haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabete yol açan yazı ve katalogların ortadan kaldırılmasına bu konuda bir kısım gazetelerde ve TV kanallarındaki yapılan reklamların yasaklanmak suretiyle haksız rekabetin men'ine, davacının maddi tazminat talebinden vazgeçmesi nedeniyle buna ilişkin talebinin reddine; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı-karşı davacıdan tahsiline; hükmün ilanına; yerinde görülmeyen karşı davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı- karşı davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Taraflar arasındaki asıl ve birleşen dava ile karşı davanın konusu, Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine dayalı olarak haksız rekabetin önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Taraflarca somut davada, 5846 sayılı FSEK’ten kaynaklanan telif haklarına ya da 551, 554 ve 556 sayılı KHK’lardan kaynaklanan tescilli sınai mülkiyet haklarına dayalı bir hak iddiası ile talepte bulunulmamıştır. Ayrıca, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir.Bu durumda, uyuşmazlığın TTK’nın 56 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet davası niteliğinde bulunması nedeniyle, davaya bakmak genel mahkemelerin görevi dahilinde bulunduğu halde, mahkemece ihtisas mahkemesi sıfatıyla işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı- karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.