MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19.09.2014 tarih ve 2014/13-2014/706 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2004/2258 Esas 2004/2438 Karar sayılı ilamıyla eşi ... vasi olarak atandığını, müvekkilinin kısıtlanan eşinin emekli olması için gerekli işlemleri yapıp gerekli belgeleri Emekli Sandığına gönderdiğini, bu sayede emekli olan ... toplu emekli ikramiyesinin müvekkiline ödendiğini, ancak üç ayda bir ödenmesi gerekli emekli maaşının davalı bankaya vesayete ilişkin karar ibraz edilmesine karşın müvekkili yerine kısıtlı eşine ödendiğini, davalı bankanın bu eylemleri nedeniyle daha öncesinde Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/335 Esas sayılı dava dosyasında dava açıldığını, bu davada Yargıtay bozma ilamına uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiğini, ancak bu davanın açılması sonrasında da davalı bankanın durumu bilmesine karşın 05.01.2006-05.07.2006 tarihleri arasında kısıtlıya toplam 5.514,00 TL maaş ödemesi yaptığını, bununla birlikte davalı banka tarafından 05.01.2005 tarihinde kısıtlıya 2.725,00 TL ödemenin yapıldığını, bu ödemeler neticesinde ele geçen paraların kısıtlı tarafından savurganca harcandığını ileri sürerek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 2.725,00 TL'nin 05.01.2005 tarihinden, 5.514,00 TL'nin 05.07.2006 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, kısıtlı .... müracaatı üzerine 11.9.2006 tarihli ek karar ile kısıtlamaya ilişkin kararın kaldırılarak vasinin görevine son verildiğini, dava tarihi itibariyle ... kısıtlılık halinin bulunmaması nedeniyle davacının bu kişiye vesayeten dava açamayacağını, davacı tarafından aynı vakıalara dayalı olarak Eskişehir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/723 Esas sayılı dava dosyasında açılmış bir dava bulunduğunu, bu davada davacının taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verildiğini, ancak davanın henüz kesinleşmemesi nedeniyle derdestlik durumunun söz konusu olduğunu, davanın haksız fiile dayalı olarak açılması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının zamanında vesayete ilişkin belgeleri bankaya ibraz etmemesi nedeniyle kısıtlıya ödeme yapan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen 2.725,00 TL tutarında ödemenin yapılmadığını, kısıtlıya yapılan ödeme nedeniyle davacının bizzat zarara uğramayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davanın haksız fiil hukuki sebebine dayandığı, davacı yönünden davanın açıldığı tarihte vesayetin sona ermesi nedeniyle dava açma hakkının bulunmadığı, alacak talep edilen dönem itibariyle vasi olması nedeniyle bu davayı açabileceği düşünülse de bir yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle dolduğu, diğer davacının bizzat paraları aldığının ihtilafsız olması nedeniyle bu davacının talebinin de dayanağının bulunmadığı, öte yandan Eskişehir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 5.514,00 TL yönünden açılan dava nedeniyle derdestlik durumunun söz konusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece işin esası incelenmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu, 5/2. maddesinde bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan "davalara", asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı, 5/3. maddesinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağı belirtilmiştir. Görev hususu kamu düzeninine ilişkin olup yargılamanın her safhasında mahkemece resen gözetilmelidir. Bu itibarla mahkemece, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu hususu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.