Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3519 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13604 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2012NUMARASI : 2010/638-2012/126Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/05/2012 tarih ve 2010/638-2012/126 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25/02/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılardan G. General Finans Menkul Değerler A. Ş. vekili Av.G. F. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı S.. Ü..’ın davalı şirketin genel müdürü olduğunu ve müvekkilinin eski eşi olan davalı F.. G..'nun da S.. Ü..’ın eski arkadaşı olduğunu, S.. Ü..’ın yönlendirmesi ile müvekkilinin ve eski eşinin evlilik birliğinin devam ettiği dönemde davalı şirket nezdinde menkul kıymet alım-satım hesabı açtıklarını, hesabın müşterek hesap olduğunu, hesaba 40.000,00 TL yatırıldığını, ancak bir süre sonra davalının müvekkili hakkında boşanma davası açtığını, bu davanın yargılaması sırasında davalı F.. G.. ile S.. Ü.. arasında eskiye dayalı bir ilişki olduğunun anlaşıldığını, davalı F.. G..’nun müşterek hesaptaki para ve hisse senetlerini kendisine ait hesaba aktardığını, müvekkilinin bu işlemden haberinin ve onayının olmadığını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğratıldığını ileri sürerek, 40.000,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı, müşterek hesaptan her bir hesap sahibinin tek başına işlem yapma yetkilerinin bulunduğunu, müşterek hesap sahibi davalı F.. G..’nun talimatı üzerine hesaptaki paranın havale edildiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı F.. G.. tarafından, davaya konu müşterek hesaptaki paranın 06.11.2003 tarihinde havale edildiği, müşterek hesapta her iki hesap sahibinin tek başına işlem yapma yetkisinin bulunduğu, aradan geçen 7 yıllık bir süreden sonra davacı tarafından hesaptaki paranın çekilmesinde haberinin olmadığına yönelik iddianın hayatın olağan akışına uygun düşmediği, davalı S.. Ü..’a atfedilecek bir kusurun da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin davalı şirket ve S.. Ü.. yönünden tüm, davalı F.. G.. yönünden ise aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2- Dava, müşterek hesaptaki paranın usulsüz çekildiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı ile davalı F.. G..'nun evlilik birliği içinde iken 09.04.2003 tarihinde davalı şirket nezdinde müşterek hesap açtırdığı, tarafların imzaladıkları “müşterek hesapları münferit kullanma talimatı”nda müşterek hesaba gerek münferiden ve gerekse müşterek olarak yatırılan para üzerinde hesap sahiplerinin hisselerinin “eşit olduğu”, ancak hisse sınırlaması olmadan her bir müşterek hesap sahibinin tek başına işlem yapmaya yetkili olduklarının belirtildiği, 09.04.2003 tarihinde hesaba yatırılan paranın davacının talimatı ile 05.09.2003 tarihinde dava dışı Volkan isimli kişiye havale edildiği, daha sonra müşterek hesaba davalı tarafından 09.10.2003 tarihinde 39.634,00 TL havale yapıldığı, bu para ile çeşitli kez hisse alım satımı yapıldıktan sonra 07.11.2003 tarihinde davalı tarafından hisse senetleri satılarak paranın davalıya ait hesaba virman yapıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece her ne kadar, müşterek hesapta her iki hesap sahibinin tek başına işlem yapma yetkisinin bulunduğu ve aradan geçen süre zarfında davacının paranın çekilmesinden haberdar olmamasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, müşterek hesaba yatan para üzerinde her iki hesap sahibinin hisselerinin eşit olduğu, dolayısı davalının hesaptan çektiği paranın yarısının davacıya ait olduğu, buna göre davalı tarafından çekilen bu paranın evlilik birliği içinde ve tarafların ortak menfaatlerine harcandığının veya davalının çekilen paradan haberdar olduğunun paranın çekildiği tarihte tarafların evli olduklarının da göz önüne alınarak davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece davalı F.. G..’nun çekmiş olduğu paranın yarısının davacıya ait olduğunun kabulü ile yukarıda yazılı olduğu şekilde davalıya ispat imkanı tanınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı şirket ve S.. Ü.. yönünden tüm, davalı F.. G.. yönünden diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına, BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı şirkete verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.