MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/05/2014 tarih ve 2013/398-2014/347 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalının dava dışı limited şirketin eşit hisseye sahip iki ortağı olduklarını, şirket müdürlüğü görevini davalının yürüttüğünü, hem bir fabrikada işçi olarak çalışması hem de güreş antrenörlüğü yapması nedeniyle davalının şirket işlerine vakit ayırmadığını, yetkilerinin bir kısmını vekaletname ile müvekkiline devrettiğini, davalının sahte faturalarla işlemler yaptığını, şirket üzerinde vergi borcunun doğduğunu, yine hileli işlemler ile şirketin parasını mal edindiğini, bu nedenle ortaklar arasındaki ilişkinin bozulduğunu ve güven ilişkisinin sarsıldığını ileri sürerek, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı iddialarının doğru olmadığını, fesih koşullarının oluşmadığını, aksi kanaatte olunması halinde TTK'nın 636. maddesi uyarınca davacının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki şirket ortaklığının çekilmez bir hal aldığı, güven ortamının yok olduğu, şirketin feshi için haklı nedenlerin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, limited şirketin fesih ve tasfiyesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, davanın feshi istenilen şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. Bununla birlikte, ilgili şirketin tüm ortaklarının taraf olduğu davalarda ayrıca tüzel kişiliğin de hasım gösterilmemesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Özellikle, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi iki ortaklı limited şirketlerde ortakların davada taraf olması halinde, davanın şirkete karşı açıldığının ve davada şirketin de temsil edildiğinin kabulü gerekir. Ancak, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Türk Ticaret Kanunu'nun 636/3. maddesine göre haklı sebeple limited şirketin feshi istenildiğinde, mahkemece istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Esasen davalı tarafça da bu yönde savunmada bulunulmuştur.Bu itibarla, mahkemece, söz konusu kanun hükmü de tartışılarak fesih talebinin bu madde çerçevesinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.