MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/07/2014 tarih ve 2011/51-2014/193 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin "..." marka meyve suyu, nektar ve içecek ürünlerinin satışını yaptığını, bu ürünleri müvekkili ve markası özdeşleşen şişelerle sattığını, söz konusu şişe formunu Türkiye'de ve diğer ülkelerde marka olarak da tescil ettirdiğini, davalının ise müvekkiline ait göbekli şişe formunu taklit ederek "...." markalı ürünlerinde kullandığını, davalının bu eyleminin müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğu gibi haksız rekabette teşkil ettiğini ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 556 Sayılı KHK'nun 5/2. maddesi uyarınca üç boyutlu marka tescilinin ürün veya ambalaj üzerinde inhisarı hak sağlamayacağını, her ne kadar davacı tarafça göbekli şişe formunun üç boyutlu marka tescili kapsamında olduğu ileri sürülmekte ise de, davacının bu ürüne ait şişe tasarımının TPE nezdinde tasarım sicilinde kaydının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının şişe şeklini de içeren "granini" ibareli markasının bulunduğu, davalının fiilen ürünlerinde kullandığı şişelerin davacının markasında yer alan ve kullandığı şişelere sadece teknik ve işlevsel yönden benzedikleri, bu işlev gereği şişelerin dolu halinde dahi farklı oldukları, davacı markasındaki "granini" ibaresi ile davalının kullandığı şişe üzerinde yazılı "çeşme bağcılık" ibarelerinin herhangi bir çağrışım yapmadığı, davacının markasındaki şekil ve kelime ile davalı kullanımındaki şişe formatı ve markaya konu ibarenin, davacı markasına tecavüz oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile durdurulması istemlerine ilişkindir. Davacı tarafça, tescilli “Granini+şekil” markasında yer alan ve markanın asli unsurunu oluşturan şişe şeklinin davalı tarafça piyasaya sunulan ve davalının “...” markalı ürünlerinin yer aldığı şişe emtiasında aynen kullanılmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu ileri sürülmüştür. 556 sayılı KHK'nun 5/2. maddesi uyarınca markanın, mal veya ambalajı ile birlikte tescil ettirilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak bu durumda, mal veya ambalajın tescilli marka sahibine mal veya ambalaj için inhisari bir hak sağlaması söz konusu değildir. Öte yandan, davacı tarafça dayanılan markada yer alan ürün ambalajı üç boyutlu şekil vasfında bulunup Dairemizin 2008/5569 Esas, 2010/1893 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, davacı markasında yer alan şişe formunun bilinen şişe ambalajı formunun ötesinde yeni ve özgün unsurlara sahip olması halinde markanın asli unsuru olarak tescili mümkündür. Somut uyuşmazlıkta, davacının markasında yer alan şişe şeklinin özgün tasarımının bulunduğu ve bu şeklin markanın asli unsuru olduğu iddia edilmiş olmasına rağmen dosyada mübrez bilirkişi raporlarında bu hususa ilişkin olarak farklı açıklamalar yapılmıştır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde dosyada bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilecek biçimde yeni bir bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.