MAHKEMESİ : NAZİLLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/10/2010NUMARASI : 2008/67-2010/412Taraflar arasında görülen davada Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/10/2010 tarih ve 2008/67-2010/412 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmiş isede 24.09.2013 tarihli davalı vekilinin duruşmadan vazgeçme dilekçeside dikkate alınarak dosyanın incelenmesine duruşmasız devam edilmesine karar verildikten sonra, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin aile şirketi, davalının da bu şirketin ortaklarından olduğunu, davalının şirketin faaliyetine devam ettiği ilk yıllardan itibaren şirketten ve şirket hesaplarından para çektiğini, şirketin alacaklarını tahsil edip kendi ihtiyaçları için harcadığını, davalının bu davranışları nedeni ile şirketin mali açıdan zor duruma düştüğünü, davalı ve eşinin şirket kayıtlarını birlikte tuttuklarını, müvekkili şirketin zor durumda kaldığını, işçi ücretlerini, vergi ve sigortalarını ödeyemez duruma düştüğünü, şirketin kredi kullandığı İş Bankası A.Ş’nin şirket ve mirasçılar aleyhine icra takibi başlattığını, davalının uzun süre şirkete olan borçlarını ödemesinin beklenildiğini, ödememesi üzerine Nazilli 2.İcra Müdürlüğü'nün 2007/925 esas sayılı takip dosyası ile icra takibine başlanıldığını, takibin itiraz üzerine durduğunu, ileri sürerek davalının Nazilli 2.İcra Müdürlüğü'nün 2007/925 esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, iddiaların yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini ve %40'dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu şirketin aile şirketi olduğu, davacının şirket temsilcisi ve şirket ortağı olduğu, 17.09.2010 havale tarihli bilirkişi raporunda ayrıntılı belirtildiği üzere davalının yevmiye defteri kayıtlarında tespit edilen borç toplamının 101.908,14 TL olduğu, davacı tarafından takibe konu edilen alacak miktarının 91.820,78 olduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak davacının davasının kısmen kabulü ile davalının Nazilli 2.İcra Müdürlüğü'nün 2007/925 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 91.820,78 TL asıl alacak, 18.092,47 TL işlemiş faiz yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, davacının işlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ve davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, davacı şirket tarafından davalı ortağın şahsi harcamalarının tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf şirket defterlerinin davacıyı alacaklı gösterdiğini ancak dayanak belgelerin bulunmadığını, şirkete dava konusu borçlarının olmadığını savunmuştur. Her ne kadar çekişmesiz olduğu üzere şirket defterleri davacıyı alacaklı göstermiş olsa da, sözkonusu kayıtlar davalı şirket yöneticisi olmadığından tek başına davacıya alacak hakkı vermez. Mahkemece alınan bilirkişi raporu da salt şirket defterleri esas alınmak suretiyle düzenlenmiştir. Bu itibarla, davacı, davalının şahsi harcamalarını ödediğini iddia ettiğine göre, bu iddianın ispatı davacıya düşer. Böyle bir ödeme olgusunun da kesin delillerle ispatı gerekir. Davacının bu alacağını, kasa belgeleri ile bankadan yapılan ödemelerin kime , hangi hesaba yapıldığı, bu hesapların davalıya ait olup olmadığını tesbit ederek ispat etmesi gerekir. O halde mahkemece, şirkete ait kayıt, kasa belgeleri ve ödeme yapılan banka kayıtları incelettirilerek anılan hususların tesbiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; kabule göre, davacının davaya konu ettiği alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın ispatı halinde icra inkar tazminatına karar verilmemesi de doğru görülmemiş kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 09.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.