MAHKEMESİ : UŞAK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/06/2011NUMARASI : 2008/239-2011/165Taraflar arasında görülen davada Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23.06.2011 tarih ve 2008/239-2011/165 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.01.2014 günü hazır bulunan davalı vekili Av. A.. Y.. ile davacı vekili Av. A. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi D.D. B. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı N. D.l'ün müvekkili şirketin ortağı olduğunu, buradan aldığı hisse senetleri dışında müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir alacak-borç ilişkisinin bulunmadığını, davalının müvekkili şirkete ortak olmak üzere verdiği parayı isteği zaman geri alabilmesinin temini açısından kendisine 20.12.2002 tanzim, 20.08.2008 vade tarihli ve 317.000 Euro bedelli teminat senedi verildiğini, ancak TTK'nın 405/2 maddesine göre pay sahiplerinin şirkete sermaye olarak verdiklerini geri isteme haklarının bulunmadığını, tasfiye paylarına yönelik haklarının mahfuz olduğunu, davalının müvekkili şirkete sermaye olarak verdiği parayı geri istemesi üzerine kendisine sözü edilen teminat senedinin verildiğini ileri sürerek 20.12.2002 tanzim, 20.08.2008 vade ve 317.000 Euro bedelli senet nedeni ile müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkili şirket lehine % 40'dan az olmamak üzere tazminatın hüküm altına alınmasına, Uşak 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/6548 esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin de tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dava konusu yapılan senedin davacı şirketin yönetim kurulu başkanı olan Mehmet Uluçay tarafından düzenlenerek müvekkiline verildiğini, senedin teminat senedi olmadığını, müvekkilinin davacı şirketteki hisse karşılığının senette belirtilen miktardan farklı olduğunu, davacının iddialarını herhangi bir yazılı delille ispat edemediğini savunarak müvekkiline yönelik olarak açılan davanın reddine ve müvekkili yararına % 40 tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili aynı nedenlere dayanarak davalı N. D.l'ün oğlu E. D aleyhine de Uşak 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/308 esas sayısı ile de dava açmış o davada bu dava dosyası ile birleştirilmiştir.Birleşen davanın davalısı E. D. vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı şirketin kayıtlarında dava konusu yapılan bono ile ilgili herhangi bir kayda rastlanmadığı gibi bononun tanzim tarihi olan 2002 yılında davacı şirket ile davalı N. D. arasında herhangi bir ticari ilişkinin de bulunmadığı, davalı N. D.l’ün sermaye piyasası kuruluna gönderdiği 29.09.2002 tarihli dilekçesinde paranın geri alınması için 615.000 DM değerinde senet verildiğini belirttiği, senette belirlenen DM’nin tedavülden kalkması nedeni ile o bedelin 317.000 Euro olarak kabul edildiği ve dava konusu yapılan senedin teminat senedi olarak düzenlenerek davalı N. D..'e verildiği, senedin teminat senedi olarak verildiği, davalı N. D.dava konusu yapılan senedi tahsil amacı ile 29.04.2008 tarihinde B.Uşak Şubesi'ne verdiği, ancak 08.09.2008 tarihinde bu şubeye talimat vererek senedin oğlu E. D.l'e verilmesini istediği, bu talimat doğrultusunda aynı gün senedin E. D.'e teslim edildiği, E. D..'de bu senede dayanarak 10.09.2008 tarihinde davacı şirket aleyhine Uşak 1.İcra Müdürlüğü'nün 2008/6548 esas sayısı ile icra takibi yaptığı, gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile davacı U.. S.. A.Ş'nin 20.12.2002 tanzim, 20.08.2008 vade tarihli ve 317.000 Euro bedelli senet nedeni ile davalılar N. D. ve E. D.'e borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından davacı vekilinin % 40 tazminat ile ilgili istemlerinin reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili ve davalılar vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, icra takibine konu senedin davalı N.. D..’ün davacı şirkete ortak olması nedeniyle verilen teminat senedi niteliğinde olduğu iddiasına dayalı menfi tesbit istemine ilişkindir. Mahkemece bononun tanzim tarihi olan 2002 yılında davacı şirket ile davalı Nazif Dağdagül arasında herhangi bir ticari ilişkinin de bulunmadığı, davalı N. D.’ün Sermaye Piyasası Kurulu'na gönderdiği 29.09.2002 tarihli dilekçesinde paranın geri alınması için 615.000 DM değerinde senet verildiğini belirttiği, senette belirlenen DM’nin tedavülden kalkması nedeni ile o bedelin 317.000 Euro olarak kabul edildiği ve dava konusu yapılan senedin teminat senedi olarak düzenlenerek davalı N. D.'e verildiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı N.. D.. her ne kadar davacı temsilcisine borç para verdiğini savunmuş ise de, bu savunmasını ispat edemediğinden bu savunmaya itibar edilmemiştir. Ancak, davacı dava dilekçesinde, davalı N.. D..’ün müvekkiline ortak olmak amacıyla para verdiğini, geçerli bir şekilde ortaklık ilişkisinin kurulduğunu, bu nedenle TTK'nın 329 ve 405. maddeleri uyarınca anonim şirket ortakları kural olarak şirkete yatırdıkları sermayeyi geri isteyemeyeceğini iddia etmiştir. Bu durumda davaya konu senedin geçerliliğinin koruyup korumadığı, asıl davanın davalısının ortaklık ilişkisinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun açıklığa kavuşturulmasına bağlıdır. Mahkemece, bu hususun tesbiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporunda davalı N.. D..’ün davacı şirketin ortağı olduğu pay defteri incelenerek tesbit edilmiş ise de, anılan bu tesbit yeterli değildir. Zira, dosyada bulunan SPK raporunda davacı şirketin halka arzının usulsüz olduğu, insanları istedikleri zaman yatırdıkları paraları alacaklarına dair kandırdıkları, toplanan paraların gerçeğe aykırı olarak kayıtlara yansıtıldığı ve ortakların ödedikleri para oranında şirkette hak sahibi olmalarının engellendiği, pay defterlerinin gerçek ortaklığı gösterecek şekilde düzenlenmediği ortaklardan toplanan paraların yaklaşık yarısının şirket kayıtlarına girmediği hususları tesbit edilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları gözetildiğinde evvelemirde davacının sahih bir şekilde davalı şirkete ortak olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden, mahkemece bilirkişi kuruluna davalının tüm ticari defter ve kayıtları ve ayrıca hisse devir tarihinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri incelettirilmek suretiyle davacıya hisse senedinin verilip verilmediği, senedin bir değerinin bulunup bulunmadığı, bu hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği hususları açıklığa kavuşturulmalı ve bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı, pay defterindeki kaydın diğer kayıtlarla örtüşmediği anlaşıldığı taktirde menfi tesbit isteminin yerinde olmadığı, dolayısıyla bononun geçerli olacağı, aksi halde, eğer davalı N.. D..’ün geçerli bir ortaklığı söz konusu ise bu davalıya verilen pay senetlerinin o tarih itibariyle nominal değerinin ne olduğu, şayet davalıdan nominal değer üzerinden bir bedel alınmış ise primli hisse senedi çıkarılması yolunda bir kararın bulunup bulunmadığının tesbiti ile varsa davalıdan fazla alınan bedelin iadesine karar verilmesi gerektiğinden bononun bu miktarı kadar menfi tesbit isteminin reddine karar verilmesi ve açıklanan tüm bu hususların tereddütsüz şekilde ortaya konulmasından sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.