Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3410 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18325 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/05/2014 tarih ve 2011/439-2014/93 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin her türlü yazı gereçlerinin imali ve satışını yapan, sektöründe önemli bir müşteri kitlesine sahip 02/10/1997 tarihinden itibaren faal olan bir şirket olduğunu, davalı şirketin ise müvekkili şirketle aynı sektörde 08/10/2010 tarihinden itibaren faaliyet gösteren rakip firma olduğunu, diğer davalı ... 'nin de müvekkili şirketin eski çalışanı olup davalı şirketin kuruluş tarihinden sadece birkaç gün önce 04/10/2010 tarihinde emekliliği sebebiyle müvekkili şirketle iş ilişkisini sona erdirdiğini, ancak davalı şirket adına hazırlatılan ürün ve fiyatlarını içeren katalogları, müvekkili şirketin çalıştığı ve çalışmakta olduğu firmalara mail yoluyla göndermek suretiyle haksız rekabete neden olduğunu, şirketteki konumu itibariyle müvekkili şirketin müşterilerinin bilgilerine hakim durumda olduğunu, davalının bu durumu müvekkiline ait müşterilerle iletişime geçerek müvekkilinin müşteri kaybına uğramasına ve pazar payının azalmasına neden olduğunu ve bu şekilde kendi lehine ve müvekkilinin müşteri kaybıyla pazar payının azalmasına neden olmak suretiyle aleyhine kullandığını, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını da saklı tutarak şimdilik 500,00 TL maddi 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline ve neden olunan haksız rekabetin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, Ticaret Kanunu'nun haksız rekabeti düzenleyen genel hükümleri yanında özellikle iyi niyet kurallarına aykırı olup haksız rekabet fiilini oluşturan bazı hallerin TTK'da tek tek belirtilmek suretiyle sayıldığını, müvekkillerinin söz konusu sayılan hallere uygun bir eyleminin söz konusu olmadığını, davacı tarafından davalı şirket kurucularından ...'nin davacı şirketten emeklilik sebebiyle iş ilişkisinin sona ermesinden sonra firmalara tanıtıcı ürün ve fiyatlarını içeren mailler gönderdiğinin ve bu şekilde haksız rekabete neden olduğunun ileri sürüldüğünü, oysa ki diğer davalı müvekkilinin davacı şirketten emekli olarak ayrıldıktan sonra, genç yaşta emekli olup yaşam koşulları ve ekonomik nedenlerle çalışmak durumunda bulunduğunu ve bu nedenle çalışma hakkına sahip olduğunu, haksız rekabet teşkil edecek bir eyleminin bulunmadığını, davacı şirketi kötülemediğini, kötüleme, gerçeğe aykırı bilgi verme ve aldatıcı reklamlar yapmak gibi bir eylemin söz konusu olmadığını, ayrıca tarafların patentli ürün üretimi yapmadıklarını, tescilli markaya sahip olmadıklarını, ticaret unvanı kullanmadıklarını, aynı iş kolunda faaliyette olduklarını, davacı firmanın da ürettiği mamuller dışında gerek iç pazardan gerekse dış pazardan kalem ve diğer mallar alıp sattığını, bu nedenle herhangi bir haksız rekabetin söz konusu olmadığını, ayrıca müvekkillerinin hiçbir şekilde davacı şirket hakkındaki hiçbir bilgiyi müşterileriyle paylaşmadıklarını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu kapsamından, 6102 sayılı TTK'nun 55. maddesi gereği dava konusu olay değerlendirildiğinde, davacı firmanın çalışanı olan ...'nin emekliye ayrıldıktan sonra yeni bir şirket kurarak, aynı sektörde faaliyet gösteren ve davalı şirkette yetkili olarak çalışmaya başlayan davacı şirketin eski elemanı olduğu belirtilerek burada davacı ve davalı firmanın bulunduğu sektörde müşteri celbinin çok önemli olduğu, davacının yıllar yılı emekle müşteri portföyü oluşturduğu ve bu müşterilere de güven sağladığının belirtildiği, davalı firmanınsa eğer ortada haksız bir rekabet varsa kurulduğu günden itibaren davacının sahip olduğu bu müşteri çevresine ortak olduğu, yine davalı yanında çalışarak emekli olan aynı sektörde kendi şirketini kurarak faaliyete başlayan ...'nin davacıda çalışırken davacının iç işleyişinde olan ve davacının yıllar yılı geliştirdiği üretim, pazarlama ve denetim performansına ilişkin satış ve pazarlamaya yönelik tüm birikimleri de kullanır hale geçmiş olup olmadığının sorulması gerektiği, davalının çalıştığı şirketteki konumunun dosya kapsamında mevcut "belirsiz süreli iş sözleşmesi"ne göre 06/09/2009 tarihinden emekli olduğu tarihe kadar satış yöneticisi olduğunun çekişmesiz olduğu, davalının söz konusu müşteri bilgilerine işi ve görevi gereği vakıf olduğu, söz konusu müşteri bilgilerini dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde elde etmediği, iş akdinin sona ermesinden sonra rekabette bulunmamasına yönelik herhangi bir sözleşme ilişkisinin taraflar arasında söz konusu olmadığı, tacirin çevresinde olup bitenler ve ticari rakipleri hakkında bilgi sahibi olmasının kural olarak yasak olmadığı gibi suç da olmadığı, davalının Anayasa ve mevzuat çerçevesinde teşebbüs hürriyeti kapsamında ve rekabet ilkeleri doğrultusunda faaliyette bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, haksız rekabet hukuki nedenine dayalı haksız rekabetin önlenmesi ve maddi manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Davacı vekili, davalı ... 'nin müvekkili şirketin eski çalışanı olup davalı şirketin kuruluş tarihinden sadece birkaç gün önce 04/10/2010 tarihinde emekliliği sebebiyle müvekkili şirketle iş ilişkisini sona erdirdiğini, ancak davalı şirket adına hazırlatılan ürün ve fiyatlarını içeren katalogları, müvekkili şirketin çalıştığı ve çalışmakta olduğu firmalara mail yoluyla göndermek suretiyle haksız rekabete neden olduğunu ileri sürmüştür. Gerek bilirkişi raporu gerekse mahkeme karar gerekçesinde, davalının sahip olduğu bilgileri usulsüz şekilde elde etmediği gerekçesine yer verilmişse de; yukarıda açıklandığı üzere, esasen davacı iddiası, davalı Seda'nın davacı şirket nezdinde çalıştığı süre içinde adres ve bilgilerine ulaştığı davacının müşterilerine mail göndermek suretiyle haksız rekabet eylemi gerçekleştirdiği yönünde olup, adı geçen davalının davacı nezdinde çalıştığı süre boyunca, usulsüz şekilde davacı şirketin bilgilerini elde ettiği yönünde bir iddia ileri sürülmüş değildir. Bu durumda davacı iddiası üzerinde durularak, davacı tarafça sunulan elektronik posta yazışmaları değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmek gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişi tarafından düzenlenen rapor kapsamında karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.