MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/07/2011 tarih ve 2010/192-2011/431 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı tarafından makine kırılma sigorta sözleşmesi ile teminat altına alınan müvekkiline ait ekskavatörün nedeni belirsiz olarak çıkan yangın sonucu hasarlandığını, talep edilmesine rağmen hasar bedelinin davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, 150.000,00 TL’nın temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sigortalı makinenin uzun süre korumasız olarak bırakıldığını, bunun ağır kusur olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından maden sahasında kullanılan sigortalı makinenin kış gelmesi nedeniyle uzun bir süre açık alanda korumasız olarak bırakılması ve bu süre içinde makinenin kimliği belirsiz kişilerce kasten yakılması sonucu hasarlandığı, TTK’nun 1293. maddesi gereğince davacının %50 kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 61.500,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dava, makine kırılması sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 1263/1. maddesinde sigorta sözleşmesi şu şekilde tanımlanmaktadır: “Sigorta bir akittir ki, bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısıyla bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır.” Yapılan bu tanımlamaya göre Türk Ticaret Kanunu’nda iki tür sigorta düzenlenmiş olup, bunlar mal sigortaları ve can sigortalarıdır. Mal sigortaları ise somut aktif değer sigortaları ve sorumluluk sigortaları şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Dava konusu sigorta sözleşmesi ise mal sigortalarından somut aktif değer sigortaları içinde yer almaktadır. Zira somut aktif değer sigortalarında para ile ölçülebilen bir menfaatin zarar görmesi halinde sigorta şirketi tarafından zararın karşılanması amaçlanmaktadır. TTK’nun 1278. maddesinde belirtildiği üzere somut aktif değer sigortalarında, sigorta sözleşmesinde aksine bir düzenleme olmadığı sürece sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul olduğu kimselerin kusurlarından doğan hasarları da tazmin ile mükellef olup, bu kişilerin kusurlarından dolayı tazminattan indirim yapılamaz. Ancak hiçbir durumda sigortacı sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin kastından veya sözleşmede aksi düzenlenmediği sürece sigorta edilen malın ayıbından doğan zararları tazmine mecbur değildir. Gerek dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı ve gerekse 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda somut aktif değer sigortalarının neler olduğu ve ilkelerinin ne olduğu açıkça düzenlenmemiştir. Dolayısı ile dava konusu makine kırılması sigorta sözleşmesi gibi somut aktif değer sigortalarında sigorta sözleşmesine konu teminatın kapsamı, istisna edilen haller, rizikonun meydana gelmesi halinde izlenecek yol, sigortalının görev ve yükümlülükleri, anlaşmazlık halinde uygulanabilecek hükümler, prim ödemesi, rücu durumu gibi sigorta sözleşmesinin esaslarını içeren koşullar ... Müsteşarlığı tarafından hazırlanan Genel Şartlara göre belirlenmektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelindiğinde, yukarıda yazılı özetten de anlaşılacağı üzere en yakın yerleşim yerine 13 km mesafede olan davacıya ait maden işletmesinde kullanılmakta olan ekskavatörün, davalı tarafından makine kırılması sigorta sözleşmesi ile teminat altına alınmış iken mevsim şartları nedeniyle madende çalışmanın mümkün olmadığı Aralık ayı ile Haziran ayı arasında her hangi bir güvenlik önlemi alınmaksızın başıboş bırakıldığı ve bu süre içinde meydana gelen yangın nedeniyle hasarlandığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık rizikonun poliçe teminatına dahil olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davacının ekskavatörü 6 aydan fazla bir süre dağ başında başıboş bırakması nedeniyle TTK’nun 1292/son maddesi gereğince meydana gelen zarardan dolayı %50 müterafik kusurlu sayılarak yazılı şekilde karar verilmiş ise de, TTK’nun 1278. maddesi gereğince tazminatın belirlenmesinde davacının kusur oranının dikkate alınması mümkün olmadığı gibi, rizikonun meydana gelmesinden sonra sigorta ettiren tarafından zararın artmasını engelleyici tedbirlerin alınmaması nedeniyle tazminattan indirim yapılmayı gerektiren ve dava konusu olayda uygulama olanağı bulunmayan TTK.'nun 1293/son yollamasıyla aynı yasanın 1292/son maddesinin uygulanması doğru değildir. Bu itibarla, mahkemece, davaya konu ekskavatörün uzun süreli başıboş bırakılmasının poliçe özel ve genel şartlarında teminat dışı olduğuna ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı göz önüne alınarak davanın özelliği itibariyle bir tazminat davası olması nedeniyle BK.'nun 42. ve 43. maddeleri de dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.287,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.