MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/09/2014 tarih ve 2014/15-2014/187 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin temizlik ürünleri imalat, satış ve pazarlama işiyle iştigal etmekte olup, ürettiği ürünleri adına tescilli “Nilem ...” markasıyla piyasaya sürdüğünü, davalının ise ürettiği temizlik ürünlerinde “... ...” ve benzeri ibareler kullanarak müvekkili markası ile iltibas yarattığını ve bu suretle müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, tecavüzün tespiti, önlenmesi, men'i, markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesi, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılması, hükmün ilanı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, “...” ibaresinin ayırt ediciliği haiz bir ibare olmayıp, benzer ürünler için yaygın kullanılan bir isim haline geldiğini, davacının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığını, markaların da benzer olmadığını, tecavüz ve haksız rekabetin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu ürünlerin temizlik ürünleri olması nedeniyle ortalama tüketici kitlesinin ağırlıklı olarak kadınlar olmak üzere yetişkin kimseler olduğu, temizlik sektöründe ... ibaresinin pek çok firma tarafından kullanılmakta olup, temizlik emtiası bakımından bu ibarenin davacı firmayla bir bağlantı sağlanması, ortalama tüketicilerin bu ibareyi gördüklerinde davacı firma ile bu ibareyi taşıyan ürünler arasında bir bağlantı kurması, her iki tarafa ait işletmeleri ilişkilendirmesinin mümkün olmadığı, esasen bir ilaç adı ve markası olan ... ibaresinin halk arasında ve temizlik ürünleri sektöründe yaygın olarak kullanılan bir ibare olup, davacıya ait "Nilem + şekil + ..." markasının asli ve ayırt edici unsurunun "Nilem + şekil" ibaresi olduğu ve aslında "Nilem + şekil" unsuru olmaksızın, ... ibaresinin tek başına tescilinin de mümkün olmadığı, markada yer alan "... + şekil" unsurunu ayırt edici olmayıp, tali unsur niteliğinde olduğu, markadaki tali unsurların markanın koruma kapsamında bulunmaması nedeniyle sektörde yaygın olarak kullanılan "..." ibaresinin davalı tarafça ürünlerinde kullanılmasının davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, kaldı ki, davalının kullanımının "..." biçiminde olup, bu kullanımda yer alan "..." unsurunun davacının marka tescilindeki şekil yönünden de farklı olduğu, yetişkin kimselerden oluşan ve satın alma kararı verirken ürünleri inceleyen, firmaları tanıyan ortalama tüketici kitlesinin davacıya ait marka ile ürünler ve davalı ürünleri arasında herhangi bir bağ kurmayacağı, ürünlerin hedef tüketici kitlesi tarafından karıştırılmayacağı, ... ibaresinin yaygın kullanımı nedeniyle iltibasın ve marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davacı marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, men'i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, hükmün ilanı ile tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde temizlik sektöründe ''....'' ibaresinin pek çok firma tarafından kullanılması nedeniyle, ortalama tüketicilerin bu ibareyi taşıyan ürünlerle davacı arasında irtibat kurmasının, her iki tarafa ait işletmeleri ilişkilendirmesinin mümkün olmadığı, anılan ibarenin halk arasında ve ilgili sektörde yaygın olarak kullanımı nedeniyle jenerik ismi haline geldiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, bir ibarenin ilgili sektörde jenerik ismi haline gelip gelmediği hususu teknik bir incelemeyi gerektirmekte olup, somut olayda olduğu gibi, herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın ''...'' ibaresinin temizlik sektöründe jenerik ismi haline geldiğini kabul etmek mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece, aralarında sektörde uzman kimyagerin de bulunduğu bilirkişi kurulu aracılığıyla ''...'' ibaresinin temizlik sektöründe jenerik ismi haline gelip gelmediği hususunda rapor aldırılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.