MAHKEMESİ : HATAY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2013NUMARASI : 2012/700-2013/295Taraflar arasında görülen davada Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2013 tarih ve 2012/700-2013/295 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davacı ile davalılardan M.. Y..'nun davalı A. Ltd. Şti.'nin ortakları olduğunu, taraflar arasında ihtilaflar yaşandığını, davalı şirketin çalışamaz durumda olduğu gibi, ticari defterlerinin de kayıp olduğunu ileri sürerek davalı şirketin yönetim kurulunun görevden alınarak davalı şirketi temsil etmek üzere kayyım atanmasını dava ve talep etmiştir.Davalı M.. Y.. davanın reddini istemiş, davalı şirket cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından dosyaya sunulan delillerin davacıyla birlikte şirketi münferiden temsil etmek üzere şirket müdürü seçilen M.. Y..'nun temsil yetkisinin kaldırılması için yeterli görülmediği, davalı şirketin vergi kaydının terk durumunda olduğu, şirketin fiilen faal olmadığı, davalının temsil yetkisinin kaldırılmasını gerektiren herhangi bir davranışının ispat edilmediği, davacının da davalı M.. Y.. gibi münferiden şirketi temsil yetkisinin bulunduğu, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinde davalı M.. Y.. hakkında açılan davanın da şirket idaresi ile doğrudan ilgili olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Mahkemece, davacının da davalı gibi şirketi münferiden temsil yetkisinin bulunduğu kabul edilerek davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Oysa dosyada bulunan belgelerden 22/06/2007 tarihli karar ile davacı ve davalının müşterek imzalarıyla şirketi temsil etmelerinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece davacı ve davalının şirketi müştereken temsil etmeleri gerektiği davacı ve şirketin diğer müdürünün ortak hareket edemediğinin anlaşılması halinde şirketin çalışamaz hali geleceği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.