Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3271 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 1035 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında görülen davada Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 02.11.2004 tarih ve 2004/622 - 2004/275 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 28.03.2006 gününde davacı avukatı İdil gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili şirketin "Ç…… Sarayı Oteli" isminin kullanılmasında devlet iznine haiz olduğunu, eski saray kalıntısının 09.07.1986 tarihli protokolle müvekkilinin kullanımına bırakıldığını bu protokole devlet adına Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın taraf olduğu, yine sözkonusu saray kalıntısı ve arsa için Maliye Hazinesi tarafından davacı şirket lehine 49 yıl süreyle irtifak hakkı tesis edildiğini, müvekkili firmanın "Ç…… Palace Hotel K……-İstanbul" ve "Ç…… SARAYI VE İŞLETMELERİ GELİŞTİRME İNŞ. ve TURİZM A.Ş." talepli marka tescil başvurularının davalı Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı'nca sadece Ş…… firması adına tescilli olan "Ç……" hizmet markasının varlığı dolayısıyla, bu markaya dahil hizmetler açısından 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 7/(b) maddesine göre reddedildiğini, anılan markanın hükümsüzlüğü istemiyle açtıkları davanın lehlerine sonuçlandığını, anılan kararın kesinleşmesi beklenilmeden Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun 08.02.2002 tarih ve m-256, m-257 sayılı marka tescil başvurularının reddedildiğine dair kararlarının verildiğini, anılan Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararlarının kesinleşmiş yargı kararlarına kesinlikle aykırı bulunduğunu ileri sürerek, davalı Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun 08.02.2002 tarih ve m-256, m-257 sayılı kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı marka tescil başvurularının 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 7/1-b, g ve h bentleri uyarınca reddedildiğini, davanın sonucunun T.C.Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün haklarını doğrudan etkileyeceğinden husumetin anılan Bakanlığa da yöneltilmesinin gerektiğini, tarihi ve kültürel değere haiz oldukları için ortak mirasa dahil olan işaretlerin yetkili makamlardan izin almadan marka olarak kullanılamayacağı, hiç kimsenin inhisarına verilemeyeceği, Maliye bakanlığı ile davacı şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince 49 yıllık bir irtifak hakkı tesis edilmiş olup, "Ç…… Sarayı" ibaresinin marka olarak tescili konusunda verilmiş herhangi bir iznin mevcut olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara nazaran, davanın Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun kararının iptali istemine ilişkin olup, davanın kabul edilmesi halinde, tescili istenen ibarelerin aynen tescil edilmeyeceği, davalı Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı tarafından ilan edilip, ilgili kişi ve kurumlara Kanun Hükmünde Kararname'nin 8. maddesi gereğince itiraz imkanı verileceği, bu nedenle T.C.Maliye Bakanlığı ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün davaya dahil edilmelerine gerek olmadığı, somut uyuşmazlıkta dava dışı Ş…… A.Ş.ne ait olup da, Kanun Hükmünde Kararname'nin 7/1-b maddesi gereğince tescil engeli olarak görülen, 42. sınıf için tescil edilmiş "Ç……" markasının iptal edildiği ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 7/1-b maddesi anlamında bir tescil engelinin bulunmadı, "Ç…… Sarayı" veya "Ç…… Palace" ifadelerinin Kanun Hükmünde Kararname'nin 7/1-g maddesi kapsamında olmadığı, Kanun Hükmünde Kararname'nin 7/1-h maddesindeki arma, amblem veya nişanların ise hükümsüzlük emaresi taşımakla beraber tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ibareler olduğu, bu anlamda tarihi ve kültürel mekanlarında bu madde kapsamında kaldığının kabulünün gerekeceği, kural olarak izin alınmaksızın "Ç…… Sarayı" veya "Ç…… Palace" ibarelerinin marka olarak tescilinin mümkün olmadığı, eldeki davada Koruma Marka Belgelerini 2001 yılında elde eden Devletin, bu tarihten çok önce 1986 yılında davacı şirkete bu izni verdiğinin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan protokol, Turizm İşletme Belgesi, taşınmazların 49 yıllığına bizzat Koruma Marka Belgeleri'ni alan Hazine'nin tahsis kararı, İstanbul Defterdarlığı'nın resmi taahhüdü ile anlaşıldığı, 1986 yılında verilen bir izin varken aradan 15 yıl geçtikten sonra 2001 yılındaki Koruma Marka Belgeleri'nin gerekçe yapılarak tescil isteminin reddinin doğru olmadığı gerekçeleriyle, davanın kabulü ile Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun 08.02.2002 tarih ve 256-257 sayılı kararlarının iptallerine karar verilmiştir.Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), takdir edilen 450.00 YTL duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.00 YTL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 28.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.