MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada.... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/12/2014 tarih ve 2014/18-2014/603 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; 16/12/2006 vadeli 1.400,00 TL bedelli,.... tarafından keşide edilen senedin müvekkili tarafından 15/11/2006 tarihinde tahsil cirosu ile davalı .....Şubesi'ne teslim edildiğini, senedin banka şubesi tarafından zayi edildiğini, senedin müvekkili tarafından defalarca istendiğini, ancak bankanın müvekkili şirkete doğru dürüst bilgi dahi vermediğini, davalının senedi zayi etmesi nedeniyle müvekkilinin senet bedelini senet borçlusu hakkında.... İcra Müdürlüğü'nün 2011/10191 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını ve yapılan takibin semeresiz kaldığından aciz vesikası alındığını ve davalı bankanın kendi kusuruyla senedi kaybedip müvekkili zarara uğratmış olması nedeniyle uğradığı zararın tespiti ve tahsili için açılan belirsiz alacak davasının kabulüyle şimdilik 3.347,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .Davalı vekili; müvekkilinin senet borçlusu olmadığını, senedi tahsil için teslim aldığını, zayi olması üzerine de gerekli tedbir kararları ve daha sonra senedin iptaline karar verilmesini sağlayarak zarar doğumuna engel olacak tüm tedbirleri aldığını, davacının müvekkili bankanın sorumluluğuna gidebilmesi için herşeyden önce müvekkili bankanın senedin zayi olmasında kastının veya ağır ihmalinin sonuç oluşacak zararının meydana gelmesi gerektiğini, oysa ki davacının varsa bir zararı bile bunun müvekkili bankaya tahsil için verilen senedin zayi olmasından değil borçlu hakkında başvurulması gereken yollara kendi ihmal ve kusurundan dolayı geç başvurmasından kaynaklandığını, senedin tahsil edilememesi ile müvekkilinin fiili arasında illiyet bağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Davalı bankanın dava konusu senedi kendisi elinde zayi olması nedeniyle vekil hamil sıfatıyla... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde dava açtığı ve alacaklısı ...., borçlusu .... olan, 16/12/2006 vade tarihli ve 1.400,00 TL bedelli senedin iptaline karar verildiği, bu kararın 03/06/2008 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar iptal kararı, iptal olunan senet yerine geçen bir senet niteliği taşımaz ve bu itibarla kıymetli evrak olarak kabul edilemez ise de, eski TTK'nın 564/1. maddesi uyarınca iptal kararı üzerine hak sahibinin hakkını senetsiz olarak da ileri sürebileceği, bu itibarla senet alacaklısı olan davacının öncelikle bu karara istinaden borçluya takip yapması, bir sonuç alınmazsa bu taktirde bankanın kusurlu hareketinden dolayı zarara uğradığından bahisle banka aleyhine dava açması gerektiği, davacı tarafından senet borçlusu aleyhine yapılan icra takibi semeresiz kalmış olup, ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/321 Esas sayılı dosyasında kapak hesabına göre 14/12/2012 tarihi itibariyle 3.347,87 TL alacak için aciz vesikası düzenlenerek davacı alacaklıya verildiği anlaşılmakla, şartları oluşan davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, tahsil cirosuyla davalı bankaya verilen bononun kaybedildiği, alacağın tahsil edilemediği ve bu nedenle zararın doğduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dava dışı borçlunun keşideci, davacının lehtar olduğu bononun tahsil amaçlı olarak davalıya verildiği ve henüz vadesi gelmeden davalı nezdinde kaybedildiği hususları çekişmesizdir. Ayrıca, davacının asıl borçluya karşı başlattığı takibin semeresiz kaldığı, haczi kabil mallarının bulunmadığının tespit edildiği, borçluya dair borç ödemeden aciz vesikası sunulduğu yönleri de dosya kapsamıyla sabittir. İşbu dava, bononun vekil hamili konumundaki davalının senedi tahsil aşamasında kaybettiği, bu nedenle bedelinin tahsil edilemediği ve zararın doğduğu iddiasına dayanmaktadır. Davalının vekil hamil olarak zarardan sorumlu tutulabilmesi için, bononun kaybedilmesi ile davacının bono bedelini tahsil etmemesi arasında doğrudan illiyet bağının ve bu şekilde vekalet akdinin ihlal edildiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Bononun kaybı sonrasında dava dışı borçlunun bu kayıptan yararlanarak davacı alacaklının alacağına kavuşmasını engelleyici davranış ve tasarruflarının varlığı ispat edilmelidir. Başka bir ifadeyle, bono kaybedilmemiş ve vadesi sonunda hemen takibe konulmuş olsa bile dava dışı borçlunun borcunu ödeyemeyeceği sabitse, davalının salt bononun kaybedilmesi nedeniyle sorumlu tutulmasının gerektiğinin kabulü doğru değildir. Bu durum karşısında, açılan bu davanın bir tazminat davası olduğu dikkate alınıp, yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde davacıya ispat imkanı tanınıp, tüm kanıtlar değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.