MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/03/2014 tarih ve 2013/554-2014/131 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketteki 300 payını davalı ...'e hisse devir sözleşmesi ile devretmesine rağmen bu pay devrinin şirket pay defterine kaydedilmediği gibi ticaret siciline tescil ve ilan da ettirilmediğini, halen ortak görünmesi nedeniyle müvekkili şirket hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca mali yükümlülük doğduğunu, müvekkili şirketin tescil işleminin yapılması hususunda davalı şirkete yaptığı ihtarın da sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, davacının davalı şirketteki 300 hissesini tamamıyla devrettiğinin tespiti ile devir işleminin şirket pay defterine ve ticaret siciline kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, 6102 sayılı TTK'nın 595. maddesi ile ortaklar kurulunun hisse devrini kabul etmemesi halinde, devreden ortağa haklı nedenle çıkma hakkının verildiği, bu maddenin, yeni bir madde olması nedeniyle, yasanın konuluş amacı ve gerekçesi bir arada düşünüldüğünde, hisse devrinin, devredilen şirket ortakları açısından kabule zorlanamayacağı, sebepsiz reddedilebileceği gibi, bu açıdan hissesini devreden ortağın da, bu durumda şirketten çıkma hakkının bulunduğu belirlenmek suretiyle, taraflar arasında eşitliğin sağlandığı, yeni Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, şirketi pay devrinin kabulüne zorlayacak şekilde dava açılmasının önüne geçildiği ve iş bu şekildeki davalara izin vermediği açıkça anlaşıldığından davacının payların davalı şirkete devredildiğinin tespitine yönelik talebin yerinde olmadığı, 6100 sayılı HMK'nın, tespit davalarına ilişkin düzenlemeleri açısından bakıldığında dahi, tespit davalarının istisnai davalardan olduğu, maddi bir olayın tek başına tespit davasına konu olmasının mümkün bulunmadığı, eda davası açılabilecek hallerde, tespit davasının açılması mümkün olmadığından hisse devrinin tespitine yönelik talep açısından iş bu davanın açılmasında hukuki yararın da bulunmadığının sabit olduğu, ayrıca, dava dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, davalı ... açısından, bu davalının yalnızca hisseyi devralan sıfatında olup, devir sözleşmesinin, şirketin pay defterine işlenmesi, ticaret sicilinde ilan yapılması talepleri açısından, hukuki sıfatının dahi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, limited şirket hisse devrinin pay defterine ve ticaret siciline kayıt ve tescili istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davaya konu pay devri 24.09.2012 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girdikten sonra yapılmıştır. 6102 sayılı TTK'nın 595. maddesi hükmüne göre, esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onanacağı, ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşulların da belirtileceği, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu suretle tamamlanacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı maddenin son fıkrasında, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde pay devrine onay vermiş sayılacağı düzenlenmiştir.Yeni TTK'nın anılan bu yasal düzenlemesi ile şirket paylarının devrini düzenleyen ETTK'nın 520. maddesi hükümlerine göre kapsamlı değişiklikler yapılmış olup maddenin son fıkrasında payını devreden ortağın başvurusundan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde pay devrine onay vermiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı şirket dava dilekçesinde tüm girişimlerine rağmen davalının pay devrinin tescilini yapmadığını iddia ettiği gibi ihtarname ile de davalı şirkette mevcut 300 payını 24.09.2012 tarihinde noter hisse devir sözleşmesi ile diğer davalı ...'e devrettiğinden davalı şirketle hiçbir bağının kalmadığını bildirdiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacının TTK'nın 595/son maddesi uyarınca pay devrine ilişkin olarak davalıya yasanın öngördüğü anlamda bir başvuruda bulunup bulunmadığı, başvuruda bulunmuş ise yasanın öngördüğü üç aylık sürenin geçip geçmediği, geçmiş ise yasanın öngördüğü şartların gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.