MAHKEMESİ : ...FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ...Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/07/2014 tarih ve 2012/212-2014/168 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin "..." markasını ilk olarak 1992 yılında yaratmış olup tekstil sektörünün öncü markalarından biri haline getirdiğini, dünyanın çeşitli ülkelerinde mağazaları bulunduğunu, ayrıca tekstil sektöründe tanınan müvekkilinin Türkiye'de tanınmışlığını arttırdığını, markalarının çeşitli ülkelerde tescilli olduğunu, davacının ... aracılığı ile markasının Türkiye'de de tescili için yaptığı başvurunun davalıya ait ... no'lu "..." markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, tekstil sektöründe faaliyet gösteren davalının müvekkili markasından haberdar olduğunu, davalının müvekkiline ait markanın tanınmışlığından yararlanmak ve bu yolla haksız kazanç elde etmek için anılan markayı ... nezdinde tescil ettirdiğini, kötüniyetli tescilin hükümsüzlük nedeni olduğunu, "..." markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olup davalı tarafın müvekkilinin uzun yıllardır tanıtıp dünyanın her yerinde meşhur ettiği markasını hukuka aykırı olarak tescil ettirerek 556 sayılı KHK'nın 7. 8. ve 42. madde hükümlerinde öngörülen hükümsüzlük şartlarının oluşmasına sebebiyet verdiğini, ayrıca davalıya ait markanın 556 sayılı KHK'da belirtilen 5 yıl boyunca ve etkin bir şekilde kullanılmadığını ileri sürerek, 556 sayılı KHK'nın 14 ve 42. maddeleri ile müvekkilinin gerçek hak sahipliğine istinaden 8. ve 42. maddeleri uyarınca hükümsüz kılınmasını veya müvekkiline devrine karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen davada ise, davalının sadece erkek gömleklerinde markasını kullandığını, geri kalan sınıf ve alt sınıflar için davanın açıldığı tarihten önceki 5 yıl boyunca kullanılmadığını ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin marka başvuru/koruma tarihinin 20.06.2000, davanın açıldığı tarihin 03.10.2012 olduğunu, aradan 12 yıldan uzun bir sürenin geçtiğinden zamanaşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacının 12 yıl sonra hükümsüzlük davası açmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, gerçekleştirdiği faaliyetler kapsamında yurt içi ve özellikle ... için "..." ibareli markayı tescil ettirmek istediğini, zira ilgili ibarenin ....'de haçlı anlamına gelen "...." ibaresini andırmakta olup, hitap edilen tüketiciler bakımından da olumlu manada dikkat çektiğini ve ürünlerin satışında kolaylık sağladığını, müvekkilinin davacı markasından faydalanmadığını, davacının ülkemizde hiçbir ticari faaliyetinin olmadığını ve tanınmış bir marka olmadığını, müvekkilinin markasını uzun yıllardır kullanmakta olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının “...” markası için ilk tescilinin ... nezdinde 11.12.1996 tarihinde 25. sınıfta ...., ...., ...., .... ve ...'da yapılan tesciller olduğu, daha sonra davacının 2001, 2004, 2011 ve 2012 yıllarında ... nezdinde tesciller yaptırdığı, davalıya ait marka tescil başvurusunun ise 22.06.2000 yılında yapıldığı, 556 sayılı KHK'nın 8/3-a maddesinin uygulanabilmesi için ibarenin Türkiye'de kullanımı sonucunda işaret üzerinde davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun kanıtlanması gerektiği, ancak, davacının Türkiye'de böyle bir kullanımının olmadığı, davacı markasının davalının tescil tarihinde tanınmış marka statüsünde bulunduğu ispatlanamadığından, ülkesellik ilkesinin istisnasını oluşturacak bir durumun bulunmadığı, davacıya ait "..." markasının davalı tescilinden önce ilk defa 1996 yılında ... nezdinde ...., ...., ...., .... ve ... için tescil edildiği, davalının, basiretli bir tacir olmanın zorunluluğu olarak yaptığı işle ilgili olarak dünyadaki gelişmeleri takip etmek zorunda olduğu, ancak, basiretli tacir kavramının davacının her tür markadan haberdar olması anlamına gelmemekle birlikte, tanınmış olmayan ve davalı tescili evvelinde Türkiye'de kullanıldığı ve bu suretle ayırt edicilik kazandığı ispatlanamamış bir markanın davalı tarafından bilinmesinin beklenemeyeceği, davalının, davacının Türkiye'de kullanımda olmayan ve tescil tarihi itibari ile tanınmayan davalı markasını bilmesi beklenemeyeceğinden davalının kötüniyetinin ispat edilememiş olduğu, davalının kötüniyetli kabul edilmesi halinde de, davacının davalı tescilini öğrenmesinden 8-10 sene boyunca sessiz kalarak karşı tarafta uyandırdığı güvene karşı işbu dava ile hükümsüzlük talebinde bulunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, KHK'nın 14/II-b maddesi uyarınca, markanın yalnız ihracat amacıyla mal ya da ambalajlarında kullanılmasının da markanın kullanılması olarak kabul edildiği, birleşen dosyaya ilişkin incelemede, davanın açıldığı tarih itibariyle 5 yıllık sürenin dolmuş olduğu ve 20/05/2013 tarihli sevk irsaliyesi ile 80 adet erkek gömleğinin davalının kendi şubeleri arasında sevk edildiği ve 35 adet erkek gömleğinin 04/04/2014 tarihinde fatura karşılığı satışının yapıldığı ve dosyaya sunulu faturalar incelendiğinde toplam 2292 adet 35.310 € ürün ihraç edildiği, bu kullanımın sadece erkek gömleklerine ilişkin olduğu, dolayısı ile davalı markasının tescilli olduğu 18, 35 ve 25. sınıfın diğer alt sınıflarında kullanımın bulunmadığından kısmi hükümsüzlüğünün mümkün olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile davalı şirket adına ... nezdinde tescilli .... tescil nolu 22/06/2000 tarihli ... ibareli markanın erkek gömlekleri dışındaki emtialar yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, birleşen davanın kabulü ile, davalı şirket adına ... nezdinde tescilli .... tescil nolu 22/06/2000 tarihli ... ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti ve davalı markasının kullanılmama nedeniyle iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, kararın gerekçe kısmında "asıl davada davanın kabulüne, birleşen davada davalının "..." ibareli markasının erkek gömlekleri dışında kalan emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir." denildiği halde, hüküm fıkrasında, "asıl davanın kısmen kabulü ile davalı şirket adına tescilli markanın erkek gömlekleri dışındaki emtialar yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine; birleşen davanın kabulü ile davalı şirket adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne" karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nun 297. maddesi hükmü uyarınca, kararın hüküm sonucu kısmında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması gerekmektedir. Mahkemece, anılan Yasa hükmüne aykırı olarak, kararın gerekçesinde asıl davanın tam kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verildiği belirtildiği halde, hüküm kısmında asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise tam kabulüne karar verilmesi nedeniyle HMK 297. Maddesine aykırı ve infaza elverişli olmayan hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.