Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 319 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15056 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/02/2016 tarih ve 2016/36-2016/37 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; davalı ... Firması ile müvekkili arasında imzalanan 04/05/2015 tarihli sözleşme koşullarının ihlal edildiğini, davalı ... Firmasının Dubai'de bulunan ... ... isimli firma için yapılan taşıma işleminin, taraflar arasındaki bu sözleşme nedeniyle müvekkilinin denetimine bağlı olduğunu, müvekkili ile davalı arasında bu tür işlerin yapılma şekline yönelik sözleşmede özel şartlar getirildiğini, bu şartları gözetmeksizin haksız ve fahiş oranda alındığı tespit edilen 13.200,00 USD'nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı firmadan alınmasını ve dava dışı müşteri firmaya teslim edilmek üzere müvekkili firmaya ödenmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmede uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkeme olarak ... Mahkemelerinin gösterildiği, HMK 17 maddesi gereğince tüzel kişiler arasında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında mahkemenin sözleşme ile yetkili kılınabileceği, sözleşme ile belirlenen mahkemede davanın açılması gerektiği, sözleşme ile belirlenen yetkili mahkemenin bağlayıcı olduğu, davanın sözleşme ile belirlenen yetkili mahkemede açılmadığı, davalı vekilinin itirazının süresinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da resen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. Bu bakımdan, mahkemece davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkili tamamlanmaksızın, mahkemece taraflar arasında 04.05.2015 tarihli yetki sözleşmesine bağlı olarak verilen resen yetkisizlik kararı doğru görülmediğinden hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.