Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3170 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 2390 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında görülen davada (Adana Asliye İkinci Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 28.12.2004 tarih ve 2003/98-2004/854 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin, davalının Adana şubesi nezdindeki hesabından, 10.000 USD parasının, Antakya şubesi aracılığı ile çekildiğinin anlaşıldığını, kimlik fotokopisi alınmadan ödeme yapıldığını ileri sürerek, bu meblağın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, dosya kapsamına ve Adli Tıp Kurumu raporuna göre, parayı çekenin imzasının davacı eli ürünü olmadığı, provizyon yolu ile yapılacak ödemelerde titiz bir kimlik ve imza incelemesi gerektiği, davalının BK'nın 55. maddesi uyarınca kurtuluş kanıtı getiremediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, davacıya ait mevduat hesabındaki paranın davalı bankanın başka bir şubesi tarafından yanlış kişiye ödenmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.Davalı vekili, 09.11.2004 tarihli dilekçesinde, davacının hesap cüzdanını ibraz etmesi, aksi halde müterafik kusurlu sayılması gerektiği savunulmuştur.Davada çözüme kavuşturulması gereken yön, davacıya ait hesapta bulunan tüm paranın yanlış kişiye ödenmesi nedeniyle doğan zararda tarafların sorumluluklarına ilişkindir. Bu savunmanın kanıtlanması halinde, davacının hesap cüzdanını kaybettiği ve bankaya haber vermediği, bulunan bu cüzdanı 3- kişinin parayı çekerken kullandığı yönünde davacı aleyhine karine oluşacağının kabulü gerekir. Zira, bir güven kurumu olan banka, akdi ilişki ve yapılan işin niteliği gereği mudiden aldığı parayı güvenle saklamak ve istenildiğinde yine mudiine iade etmekle yükümlü ise de, mudi de, yine akdi ilişki ve özen borcunun gereği olarak kimliğine ilişkin belgeler yanında, banka hesabına ait bilgi ve belgeleri de özenle saklamak ve kaybı halinde derhal bankayı bu hususta bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu itibarla, davacı yanın, hesap cüzdanını mahkemeye ibraz edememesi ve açıklama getirememesi halinde, aleyhine oluşan bu karine nedeniyle, BK'nın 98/2. maddesi yollaması ile aynı Yasa'nın 44. maddesi hükmü uyarınca zararın oluşumunda davacının da kusurunun bulunduğunun kabulü gerekecektir.O halde, davacıya ait hesaptaki tüm paranın başka şubeden çekilmek istendiği bu olayda, davalı bankanın provizyon karşılığı ödeme kuralları konusunda gerekli dikkat ve özeni göstermediği anlaşılmış olmakla, oluşan zararda ağırlıklı olarak kusurlu olduğunun kabulü, davalı vekilinin, hesap cüzdanına ilişkin savunma bölümü üzerinde de yeterince durulması, açıkça tartışılması, davacının cüzdanı ibraz edememesi halinde müterafik kusurlu olduğunun kabulü ile bilirkişi raporu alınarak tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı bankanın tamamen kusurlu görülmesi doğru olmamış, eksik incelemeye dayalı kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.