Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3114 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13798 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2010NUMARASI : 2008/311-2010/122Taraflar arasında görülen davada Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/05/2010 tarih ve 2008/311-2010/122 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18/02/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. S.. D.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin yurt dışından gelen mallarının gümrük işlemlerinin dava dışı C. Gümrükleme Müşavirlik Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirdiğini, bu şirketin tahmil ve tahliye işini gümrük müşaviri olarak müvekkiline verdiğini ve bu fiyatlara göre yapılan işe ait faturaların davalı firma adına kesilip yine kendilerine teslim edilmesini istediğini, bu faturaların kendilerince davalıya gönderilip ödemenin davacının hesabına yapılacağının beyan edildiğini, davalı adına düzenlenen faturaların C. Gümrükleme Müşavirlik Ltd. Şti.'ne gönderildiğini ve davalı firmaca ticari defterlerine kaydedildiğini, fakat bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine girişilen icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, icra takibinin kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, %40 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı ile davalı arasında tahmil tahliye amacıyla yapılmış bir sözleşmenin ibraz edilemediği, varlığının da iddia edilmediği, Gümrük Mevzuatına göre gümrük sahasında iş yapılabilmesi için iş sahibi tarafından verilmiş bir temsilname ibraz edilmesinin zorunlu olduğu, bu ibraz edilmeden gümrüklü sahada tahmil tahliye dahil herhangi bir gümrük işleminin yapılmasının mümkün olmadığı, davacının davalıdan alınmış bir temsilname veya davalı ile aralarında yapılmış tahmil tahliye işine yönelik bir sözleşmeyi ibraz edemediği, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davacı tarafından davalıya verilen tahmil ve tahliye hizmeti bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Her ne kadar bu hizmetler, davacı ile dava dışı C. Gümrükleme Müşavirlik Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme uyarınca ifa edilmişse de, davalı, davacı tarafından düzenlenen ve davacı antetini taşıyan bu faturaları kendi defterlerine borç olarak kaydettiğine göre, artık davacı ile davalı arasında bir akdi ilişkinin meydana geldiğinin kabulü gereklidir. Davalının da bundan sonra ödemeyi fatura sahibi olan ve işi yerine getiren davacıya yapması lazımdır. Bu noktada davalı tarafından, işbu davanın konusu işin bedelinin dava dışı gümrük müşavirlik şirketine ödendiği savunulmuşsa da, dava dışı C. Gümrükleme Müşavirlik Ltd. Şti'ne yapıldığı iddia edilen bu ödeme kötü ödemedir. Dolayısıyla davalı tarafından bu şekilde bir ödeme yapılmış olsa bile bu ödeme, davalıyı davacıya karşı olan borcundan kurtaramaz. Ayrıca mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda belirtilenin aksine, davacının işbu dava konusu işi yaparken dava dışı C. Gümrükleme Müşavirlik Ltd. Şti'den genel vekaletname veya iş sahibi davalıdan temlikname almamış olması, alacağını tahsil etmesine engel oluşturmaz. Bu durum karşısında mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığına yukarıda açıklanan şekilde incelenip değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.