Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3113 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12054 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 32. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 27/09/2011NUMARASI : 2011/72-2011/10Taraflar arasında görülen davada İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/09/2011 tarih ve 2011/72-2011/10 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18.02.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. H. K. ile davalı vekili Av. P. Ü. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının arsa maliki bulunduğu yerde dava dışı yüklenicinin inşa edeceği iş merkezindeki bağımsız bölümlerin satışı ve pazarlaması konusunda 24.10.1989 tarihli sözleşme imzalandığını ve müvekkilinin proje üzerinden bağımsız bölümleri müşterilere satmaya başladığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve yüklenicinin iflası sonrasında müşterilerce davacı aleyhine açılan davaların sonunda müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı (30.589,27) TL zarardan ve işlemiş faizinden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, 55.428,36 TL'nin reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı ve derdestlik savunmalarında bulunmuş, esas yönünden de davacı ile akdedilen sözleşmenin edimin imkansızlığı nedeniyle hükümsüz kaldığını, zira inşaatı yapma borcunun dava dışı yükleniciye ait olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemize ait 25.05.2006 tarihli ilama dayanılarak, 21/04/1989 tarih ve 35979 no'lu satış vaadi sözleşmesinin içeriği itibariyle teminat sözleşmesi niteliğinde olup, bu sözleşmeye göre taahhüt altına giren tarafların davacı ile dava dışı Müflis E. İnşaat A.Ş. olduğu, davalı şirketin ise taşınmaz inşasına ve teslimine ilişkin bağımsız bir taahhütte bulunmayıp, dava dışı E. İnşaat A.Ş.'nin bu edimine muvafakat eden konumunda olduğu, taraflar arasındaki sözleşmelere bakıldığında cezai şart dahil olmak üzere davacı bankaya mali sorumluluk gerektiren bütün taahhütlerin dava dışı müflis E. İnş. A.Ş. tarafından bizatihi verilmiş bulunduğu, davalı şirketin inşaatın yapılmamasından dolayı meydana gelen davacı zararı yönünden hiçbir kusurunun ve hukuki bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Ancak,davalı ile dava dışı E. İnş. A.Ş. arasındaki 21.09.1988 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve inşaat sözleşmesi ile davalının arsa maliki bulunduğu yerde inşa edilecek bağımsız bölümlerin %50 oranına göre paylaşılması kararlaştırılmış, davacı ile dava dışı E. İnş. A.Ş. arasında imzalanan 21.04.1989 tarihli sözleşme ile E. A.Ş., ilk sözleşmede kendisine isabet edecek bağımsız bölümlerden 39 adedini davacıya devretmeyi taahhüt etmiş, davalı da bu sözleşmede E. A.Ş.'nin edimine muvafakat eden sıfatıyla yer almıştır. Daha sonra davacı, davalı ve E. İnş. A.Ş. arasında, bahse konu tüm bağımsız bölümlerin satışı ve pazarlanması için 24.10.1989 tarihli sözleşme imzalanmış, davacı da bu sözleşmeye dayanarak proje üzerinden bağımsız bölümleri müşterilere satmaya başlamış, yüklenicinin iflas etmesi ve davalı tarafından açılan sözleşmenin feshi ve tapu iptali ve tescil davalarının kabulle sonuçlanmasının ardından, müşterilerce davacı aleyhine açılan tazminat davaları kabul edilerek kesinleşmiş, davacı da anılan davalarda ödediği bedelleri sözleşmeye aykırılık iddiasına dayanarak, işbu davada davalı arsa malikinden rücuen tahsilini istemiştir. Mahkemece davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair tesis edilen hüküm, Dairemizce böyle bir davada kusurun kimde olduğunun, üçüncü kişilerin davacıyı tazminata mahkum ettirdikleri satışa konu bağımsız bölümlerin kime bırakıldığının araştırılması suretiyle tespit edilmesi ve rücu sorumlusunun satışa konu iş yeri bazında ferden belirlenmesi için bozulmuştur.Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bozma ilamında istenen araştırma yapılmadan, sadece İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22.03.2007 gün ve 1999/645 E.-2007/99 K. sayılı ilamı ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03.05.2010 gün ve 2004/297 E.-2010/149 K. sayılı ilamına dayanılarak, yukarıda özet kısmında yazılı gerekçeler ile davanın reddine karar verilmiştir. Oysa bozmaya uyulmakla taraflar yararına meydana gelen usulü kazanılmış hak gereği, bozma ilamında belirtilen araştırma ve değerlendirmenin yapılması zorunlu olduğu gibi, mahkemenin dayandığı İstanbul 9. ve 1. Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarından anlaşılabildiği kadarıyla, her iki davanın konusunu da 21.04.1989 tarihli sözleşmede belirtilen 39 adet bağımsız bölüm arasında yer alan taşınmazlar oluşturmaktadır. Bu durumda anılan ilamlarda yazılı gerekçeler, bu bağımsız bölümler için taraflar arasında kesin hüküm teşkil ederse de, 21.04.1989 tarihli sözleşmenin konusunu oluşturmayan ve mülkiyeti davalıya ve dava dışı E. İnş. A.Ş.'ye bırakılan bağımsız bölümler için ayrıca bir değerlendirmenin yapılması gerektiği tabiidir. Bu durum karşısında mahkemece, özellikle taraflar arasındaki 24.10.1989 tarihli üçlü sözleşme hükümleri değerlendirilerek, bozma ilamının gereğinin yerine getirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.