Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3101 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18262 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ...FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/09/2014 tarih ve 2014/102-2014/251 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkil şirketin 1937 yılında ....'da kurulup dünya çapında otelcilik hizmetleri başta olmak üzere hizmet sektöründe faaliyet gösteren ve Türkiye'de de tanınan bir firma olduğunu, müvekkili adına ... nezdinde tescilli ...+Şekil ibareli markaların bulunduğunu, davalılardan ...'nin diğer davalı ... nezdinde ve müvekkilinin kapsadığı 43. sınıfta yer alan hizmetlere ilişkin olarak 2011-97736 sayılı marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince markalar arasındaki benzerlik, kötü niyet ve tanınmışlık hususlarına dayalı olarak başvuruya yapılan itirazın ... tarafından reddedildiğini ileri sürerek ... tarafından verilen 21.01.2014 tarih ve 2013-M-253 sayılı kararın iptaline, davalı adına tescilli 2011-97736 sayılı ...+Şekil ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, müvekkilinin markasında yer alan .... ibaresinin şirketin kurucularının soyadından geldiğini, müvekkil şirketin otelcilik alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin markasında ayırt edici unsurların bulunduğunu, markanın bir bütün halinde değerlendirilmesinin gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı ... vekili, davalı şirketin markası ile davacı markası arasında iltibasa mahal verir nitelikte benzerliğin bulunmadığı, davacı markasında yer alan şeklin FSEK 4. ve 5. maddesi uyarınca eser mahiyetinde olmadığı, başvurunun KHK'nın 8/5. maddesi uyarınca reddedilmesine dair itirazların da yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; markanın bir bütün olarak korunduğu, markanın bir kısım unsurlarından hareketle iltibas tehlikesinin bulunduğu sonucuna varılmayacağı, davacı markasını sadece şekilden değil ... ibaresi ve şekil unsurlarından oluştuğu, markaların tescilli olduğu 43. sınıf hizmetin yararlanıcılarının markalar arasındaki görsel, sescil ve anlamsal farklılıklar ve davalı şirket markasının ayırt edici ve baskın unsurlarını gözeteceği, bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davalı şirket markasının davacının markasının itibar ve ayırt ediciliğine zarar vermeyeceği gibi davalı şirket yararına haksız yararlanmaya da sebebiyet vermediği, davalı markasının kötü niyetli tescil olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava; ... kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki belgelerden davalı ... tarafından tescil başvurusuna konu yapılan marka ile davacı markasının aynı sınıfta yer alan hizmetleri kapsadığı, davacı markasının tanınmış marka niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Taraf markaları esasında şekli unsurlardan oluşmakta olup davacı markası defne yaprağı şeklindeki çelenk içerisine yerleştirilmis "S" harfi ve "... " ibaresinden müteşekkildir. Davalı markasında yer alan yarım daireler içindeki "..." ibaresinin "..." harfi İngilizce "..." kelimesinin kısaltması niteliğinde olup markaya diğer şekli unsurlarla birlikte yeterli düzeyde ayırt edicilik katmamaktadır. Bu nedenle markalar arasında kullanılan simge ve harflerin aynıyeti, markanın genel kompozisyonu, şekli unsurlar itibariyle 556 Sayılı KHK'nın 8/1-b anlamında benzerlik bulunmaktadır. Öte yandan, davacı markası tanınmış marka olup taraf markalarının aynı sınıfta yer alan hizmetleri kapsadığı dikkate alındığında davalı şirketin davacı markasına yaklaşma, davacı markasının tanınmışlığından istifade etme gayretinde olduğu sonucuna da varılmaktadır. Her ne kadar davacı ve davalı şirketin hitap ettiği tüketici kitlelerinin farklı olduğu ifade edilmiş ise de ortalama tüketici nezdinde davalı şirketin otellerinin daha düşük gelirli kitlelere hizmet vermek amacıyla kurulmuş davacının yeni bir otel türü olarak algılanma olasılığının da mevcut olduğu gözetildiğinde davanın kabulü yerine yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.