MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11.09.2014 tarih ve 2013/194-2014/150 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 2004-2011 yılları arasında davalı şirket bünyesinde bordrolu olarak çalıştığını ve 16 Şubat 2011 tarihinde emekli olduğunu, davacının müdürlük yaparken şirketin piyasadaki itibarını korumak ve yasal takibe maruz kalmasını engellemek amacıyla iyi niyetli olarak sonradan kendisine ödeneceği inancıyla davalı şirket namına bir çok harcamalar yaptığını, bu hususun şirket kayıtlarında açıkça görüleceğini, müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla takip yaptığını, davalı şirketin takip dosyasına kabul ettiği 2.821,84 TL dışında itiraz ederek takibi durdurduğunu iddia ederek davalının itirazının iptali ile %40'dan aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının ileri sürdüğü alacağının ne kadarının maaş, ne kadarının elden ödenecek alacak olduğunun belli olmadışını, davacı tarafın davalı şirkete ait muavin defterdeki kayıtlar ile elden ödemeleri ispatlamış olduğundan bahsettiğini, şirket yönetim kurulunca alınmış bir karar olmadan davacının davalı şirkete kendi hesabından para aktarmış ve şirket adına elden ödemeler yaparak borçlandırıcı işlemler yapmış ise görevi kötüye kullanmış sayılacağını, muavin defterin yardımcı defter olup bağlayıcılığının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulüne, .... İcra Müdürlüğü'nün 2011/403 esas sayılı dosyasında davalının itirazının 18.402,00 TL asıl alacak ve 344,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.746,85 TL üzerinden iptali ile takibin bu kısım yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20 oranındaki 3.680,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, davalının müdür olduğu dönemde davalı şirkete verdiğini iddia ettiği borcun tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece Dairemiz bozma kararı kapsamında yeniden inceleme yapılmış, bilirkişiden ek rapor alınmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki mahkemece, davacının, davalı şirkette müdür olduğu dönemde şirkete toplamda 18.000,00 TL elden borç verdiği iddiasının ispatı olarak davalı defterleri dışında başkaca delil gösterilmediği ve davalı aleyhine değerlendirilen kayıtların davacının müdür olduğu dönemde yazıldığı göz önüne alınarak, borç verildiği iddia edilen paralar ile davalı şirketin ne gibi ihtiyaçlarının karşılandığı, nerelere ödemeler yapıldığı hususlarının değerlendirilmesi ve açıklığa kavuşturulması gerekirken, bu hususların açıklığa kavuşturulamadığı, borç verildiğine dair davalı defterleri dışında herhangi bir evrak yada makbuza rastlanmadığı, söz konusu paralar ile hangi borçların karşılandığı tespit edilemediği halde yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.