MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/09/2014 tarih ve 2014/10-2014/239 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin büyük ortağı olan müvekkilinin 10.000.000 TL sermayeli şirkette 100.000 adet A grubu 2.052.279 adet B grubu hisse sahibi olduğunu, şirket esas sözleşmesinin sermaye ve hisse senetleri başlıklı 7. maddesine göre imtiyazlı payları mevcut olup buna göre yönetim kurulu üyelerinin seçiminde her bir A grubu payın 1000 adet, B grubu payların 1 adet oy hakkı olduğunun kararlaştırıldığını, böylece yönetimin kontrolünün A grubu payların sahibi olan davacıda bulunduğunu, 6102 Sayılı TTK'nun 479/2. maddesine göre bir paya en çok 15 oy hakkı tanındığını, dolayısıyla mevcut oy imtiyazlarının da bu seviyeye çekilmesi gerektiğini ancak bu kuralın istisnasının da anılan madde içerisinde düzenlendiğini, müvekkilinin oyda imtiyazlarının korunması ve sınırlanmaması yönünde istisna kararı verilmesi bakımından haklı sebeplerin bulunduğunu, müvekkili davacının, davalı şirketin büyük ortağı olup şirketin gelişip büyümesi için her türlü kişisel ve maddi katkıyı sağladığını, davalı şirketin yaptığı yatırımlar sebebiyle davacıya 13.681.459 TL borçlu olduğunu, imtiyazlı paylara sınırlama getirilmesi durumunda şirketin yönetimindeki kontrolünün riskli hale gelmesinin şirket bakımından olumsuz sonuçlar doğuracağını, imtiyazın kısıtlanması halinde kontrolü sağlaması için davacının borsadan şirketin hisse senetlerini satın alması gerekeceğini, bunun içinde üçüncü kişilere ödeme yapması durumunda şirketin nakit ihtiyacının karşılanamaması riski doğabileceğini ve bu durumun halka açık bir şirket olan davalının yatırımcısının yararına olmayacağını ileri sürerek, davacının TTK'nun 479. maddesi uyarınca oyda imtiyazının istisnaen korunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı şirketi temsilen yönetim kurulu başkanı sıfatıyla davacı ve yönetim kurulu üyesi ..., davacı yanın belirttiği vakıaların gerçeğe uygun olduğunu belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı şirketin kuruluşundan itibaren ana sözleşmesi ile A grubu paylar için sadece şirket yönetim kurulunun seçiminde tanınan 1'e 1000 oy imtiyazının 2012 ve 2013 yılı bilançosu dikkate alındığında, halka açık bir anonim şirket olan davalı şirket açısından yönetimin profesyonellere bırakılması ve halk pay sahiplerinin korunması bakımından haklı sebep sayılabileceği, bu durumun devam edip etmediğinin sonraki yıllar açısından da mahkemenin denetim ve gözetimine bağlı olduğu dikkate alındığında davacının oy imtiyazının korunması açısından haklı sebep sayılabileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile TTK'nun 479. maddesi uyarınca davacının oyda imtiyazının istisnaen korunmasına karar verilmiştir.Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir.1- Dava, 6102 Sayılı TTK'nun 479. maddesi uyarınca haklı sebeple şirket ortağı davacının oyda imtiyazının istisnaen korunması istemine ilişkindir.Davacı davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili ortağı olup, davalı şirket adına davaya cevap verdiği gibi sonradan davalı şirketi temsil etmek üzere tayin edilen vekile de şirketi temsilen vekaletnamenin davacı tarafından verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, aynı zamanda şirket temsilcisi olan davacı ile şirket arasında menfaat çatışması bulunduğundan, mahkemece davalı şirketin bu davada temsil edilmesi için temsil kayyımı atanması konusunda süre verilmesi ve eksikliğin giderilmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın yazılı şekilde işin esasına girilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.