MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/01/2013NUMARASI : 2012/17-2013/6Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.01.2013 tarih ve 2012/17-2013/6 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 14, 36 ve 37. sınıflarda tescilli 2003/02774 sayı ve “P.” ibareli kuyumculuk ve takı sektöründe tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “E.” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TPE’ne başvuruda bulunduğunu, 2009/64058 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteni'nde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı'na itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa, davalı başvurusunun müvekkili markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu iddia ederek 2011-M-4471 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı TPE vekili, davalı başvuru ile davacı markası arasında benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinden de söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı şirket vekili, müvekkili şirket tarafından tescili talep edilen “E.” ibaresinin davacının iddialarının aksine, görsel, işitsel, kavramsal ve genel izlenim olarak davacıya ait markadan farklı olduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, haksız yarar sağlanacağı ve markanın itibarına zarar vereceği savlarının da dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b, 8/1-b ve 8/4 maddelerinde düzenlenen koşulların gerçekleşmediği, iptali istenen YİDK kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, TPE YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. Dava konusu işaretler arasında 556 Sayılı KHK 8/1-b bendi anlamında benzerlik bulunduğu gibi kapsadıkları 14. sınıf mallar da aynı ve benzer türden mallardır. Mahkemece, her ne kadar sözkonusu işaretlerin, üzerinde kullanılacağı kuyumculuk ve takı eşyaları emtiası ortalama alıcılarının dikkatli kişilerden oluştuğu, bu durumun karışıklığa sebebiyet vermeyeceği düşüncesiyle davanın reddi yoluna gidilmişse de; sözkonusu kuyumculuk ve takı eşyasının kapsadığı geniş emtia listesi bakımından belli bir dikkatli kesim dışında toplumun tümü tarafından kullanılabilen ürünler niteliğinde olduğu dikkate alındığında sözkonusu işaretleri taşıyan kuyumculuk ve takı eşyasının yukarıda belirtilen 556 sayılı KHK'nın 8/1-b bendi anlamında ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere iltibas tehlikesine yol açtığının kabulü gerekeceğinden mahkemenin bu hususa yönelik görüşüne itibar edilemez. O halde, işaretlerin iltibas yaratacak derecede benzer olduğundan bahisle davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.