Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2920 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14389 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SERİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/04/2013NUMARASI : 2011/330-2013/232Taraflar arasında görülen davada Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/04/2013 tarih ve 2011/330-2013/232 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında mesleki sorumluluk sigortası poliçesi düzenlendiğini, sigortanın mesleki faaliyetler sırasında doğacak hataları teminat altına aldığını, müvekkilinin muhasebeciliğini yaptığı mükelleflerin vergi ödemeleri ile ilgili hataları nedeni ile mükelleflere ceza kesildiğini, bundan müvekkilinin ve poliçe nedeni ile davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu ve müvekkilinin davalı-borçlu aleyhine sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağı için Serik 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/5511 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı- borçlunun 16/09/2010 tarihinde borcunun 17850 TL'lik kısmını ödediğini, geri kalan borcunu ödemediğini, borcun bu kısmına itiraz ederek takibin haksız yere durmasını sağladığını belirterek, borçlunun haksız olan itirazının iptaline, takibe konu alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, öncelikle icra dairesinin yetkisiz olduğunu, davacının yaptığı işlemler nedeni ile doğan cezalarda tek başına davacının sorumluluğu olmadığını, mükelleflerin de basiretli tacir gibi davranmaları gerektiğinden müteselsil sorumlulukları olduğu, sigorta şirketinin %50 sorumluluğuna karşılık gelen miktarın ödendiğini ayrıca poliçede muafiyet şartlarının bulunduğunu, ödedikleri miktar dışında kalan kısımdan sorumlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının serbest muhasebeci olduğu, muhasebesini tuttuğu şirketlerden Y. Ltd. Şti. ve M. Kuyumculuk Ltd. Şirketi’ne ait ödemelerde ve beyannamelerde gecikmelere neden olduğu, yaptığı hatalar nedeni ile şirketlere verdi dairesince ceza kesildiği , ilgili iki şirkete ait üç ayrı beyanname vermediğinden dolayı 60.753,99 TL mükelleflere ceza uygulandığını, bunlardan 625'er TL (3x625) poliçe özel muafiyet koşulu düşüldüğünde kalan 58.878,99 TL'nin tamamından davalı-borçlu sigorta şirketinin sorumlu olduğu ancak icra dosyasında asıl alacak talebi 51.636 TL olduğundan ve raporda belirtilen miktarın da altında kaldığı gerekçesiyle yapılan ödeme miktarının düşürülmesi ile kalan miktar üzerinden takibin devamına ve itirazın iptaline, hesap edilen miktar olan 33.786 TL'nin %40'ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, mesleki sorumluluk sigortası kapsamında KDV beyannamelerinin yasal süresi içerisinde verilmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen özel usulsüzlük cezasından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği gibi,benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda sigortalı davacının hatalı veya kusurlu fiilleri neticesinde mükellef hesabına doğan zararların mesleki sorumluluk sigortası nedeniyle sigortacı tarafından tazmin edilmesi gerektiği ve hasarın tazminat kapsamı içinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı, uyuşmazlığın çözümünde dava konusu cezaların kim tarafından ödenmiş olduğu ve dolayısıyla davacının dava hakkının bulunup bulunmadığı tespit edilmeden beyannamelerin verilmemesi nedeniyle davacının tek başına ya da müşterisi vergi mükellefleri ile birlikte müştereken mi sorumluluğunu gerektirdiği hususu irdelenmeksizin rapor tanzim edildiği yine, cezaların ödenmesinde uzlaşma yoluna gidilip gidilmediğinin bu kapsamda mükellefler tarafından veya onlar adına davacı serbest muhasebeci tarafından 6111 sayılı Kanun kapsamında uzlaşma talep edilip edilmediğinin; ödeme aşamasında Vergi Dairesi’nce cezalarda indirim uygulanıp uygulanmadığının sorulması gerektiği, davacının zararı düşürmek için yeterli koruma önlemlerini alıp almadığı ve dolayısıyla poliçe genel ve özel şartlarıyla düzenlenen resmî kurumların uyguladığı idarî ve vergi cezalarının kaldırılması yönünde her türlü gerekli koruma ve kurtarma önlemlerini alma yükümlülüğüne aykırı hareket edip etmediği incelenerek bu nedenle tazminat tutarının tenzilinin gerekip gerekmediği hususlarının da irdelenmesi gerektiğinden bahisle itiraz edilmiş, bu itirazlar mahkemece değerlendirilmemiştir. Bu itibarla, mahkemece uyuşmazlığa konu KDV beyannamelerinin yasal süresi içerisinde ibrazı hususunda davacının mesleki kusurunun bulunup bulunmadığı yönünde aldırılan bilirkişi raporuna karşı davalı tarafça yapılan itirazlar da değerlendirilmek sureti ile inceleme yaptırılıp rapor aldırılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. Ayrıca;kabule göre hükmedilen tazmini nitelikteki alacak likit olmadığı halde davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.