Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2919 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13799 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 02/04/2013NUMARASI : 2013/244-2013/93Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/04/2013 tarih ve 2013/244-2013/93 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından 30.4.2008 tarihinde davalı bankanın senet tahsil kısmına 4 adet senet teslim edildiğini, bu senetlerden 25.6.2008 vade tarihli, 17.000 TL bedelli ve borçlusu B. Metal Döküm San. A.Ş. olan senedin tahsil etmek üzere gönderildiği sırada şubeler arasında kaybolduğunun belirtildiğini, yapılan başvurularda müvekkiline senedin bulunamadığının bildirildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı bankaya ihtarname çekilerek senedin bulunup teslim edilmesinin veya bedelinin ödenmesinin istenildiğini, davalı banka tarafından 25.9.2008 tarihli cevabi yazı ile senedin kaybolduğunun ve senet iptali davası açtıklarının bildirildiğini, senet borçlusuna yapılan icra takibinde alacağın tahsil edilemediğini ve aciz belgesi alındığını ileri sürerek senet tutarı ve icra masrafları ile birlikte toplam 26.648,27 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, öncelikle aynı senetle ilgili olarak davacı tarafından aleyhlerine Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/312 E. sayılı dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu bundan ötürü davanın reddi gerektiğini, esasen de dava konusu senedin müvekkili bankanın Tuzla Organize Sanayi Şubesi’ne davacı tarafından tahsile verildiğini, ancak tahsil işlemleri sırasında kaybolduğunu, müvekkili banka tarafından kaybolan senedin iptali için dava açıldığını, dava konusu senette borçlu ve ayrıca kefil yer aldığını, icra takibinin sadece borçlu hakkında yapıldığını, davacının kaybolan senedi müvekkili bankadan talep edemeyeceğini, davacının senet kaybolmasa idi senet bedelini tahsil edebileceğini ispat etmesi gerektiğini, bu hususta senet borçlusu hakkında aciz vesikası almasının da yeterli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanca davalıya tahsil cirosu ile verilen senedin kaybolması karşısında davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin TTK'nın 600. maddesi kapsamında vekalet ilişkisi olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2011/3699 E. 2012/10226 K. sayılı ilam ve gerekçesi ışığında; vekil hamil olarak davalı bankanın zarardan sorumlu tutulabilmesi için bononun kaybedilmesi ile davacının bono bedelini tahsil edememesi arasında doğrudan illiyet bağının ve bu şekilde vekalet akdinin ihlal edildiğinin kanıtlanmasının gerektiği, bononun kaybı sonrasında dava dışı bono borçlusunun bu kayıptan yararlanarak davacı alacaklının alacağına kavuşmasını engelleyici davranış ve tasarruflarının, yani bononun kaybedilmemesi ve vadesi sonunda hemen takibe konulması halinde dava dışı bono borçlusundan alacağın tahsil edilebileceği kanıtlanamadığından, davalı bankanın salt bonoyu kaybetmesi nedeni ile sorumlu tutulmasının doğru olmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, tahsil için davalı bankaya ibraz edilen senedin banka tarafından kaybedildiği, alacağın tahsil edilemediği, bu nedenle zararın doğduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçesinde emsal olarak belirttiği, Dairemizin 11/06/2012 tarihli 2011/3699 Esas 2012/10226 Karar sayılı ilamında benimsenen ilke uyarınca; bono kaybedilmemiş ve vadesi sonunda hemen takibe konulmuş olsa bile dava dışı borçluların borçlarını ödeyemeyeceği sabitse, davalı bankanın salt bonoyu kaybetmesi nedeniyle sorumlu tutulması kabul edilemez. Ancak somut olayda; senet borçlusunun alacaklının elinde bulunan diğer 3 senedi ödediği söylendiğine göre, senet borçlusunun vade tarihi itibariyle dava konusu senedi ödeme durumu olup olmadığının şirket kayıtları ve davacı alacaklı tarafından gösterilecek diğer bilgi ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak bu hususta davacıya ispat imkanı tanınıp tüm kanıtlar değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.