Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2909 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10910 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/01/2013NUMARASI : 2010/20-2013/21Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/01/2013 tarih ve 2010/20-2013/21 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Y.. O.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin ortaklarından olan müvekkilinin şirket merkezine sokulmadığını, şirket defterlerinin kendisine gösterilmediğini, şirket merkezinin kapatıldığını ve şirketin yeni merkezi hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, ortaklık ilişkisinin devamının müvekkili açısından imkansız hale geldiğini, müvekkilinin bazı kararlarda imzasının taklit edildiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2009/111026 sayılı soruşturma dosyası üzerinden her iki davalı hakkında şikayette bulunduğunu, gerek davalı Y.. O..'ın gerekse müvekkilinin şikayetlerinden ortaya çıkan sonucun davalı şirket kararlarının zaman zaman imzaların taklit edilmesi suretiyle alındığını gösterdiğini ileri sürerek; öncelikle müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına izin verilmesine, olmadığı takdirde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Y.. O.. vekili, 01.12.1994 tarihinden sonra şirket ile ilgili hiçbir toplantıya davet edilmediğini, hiç bir belge imzalamadığını, şirket faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olmadığını, ancak karar metinlerinin altına davacı ya da diğer ortaklarca kendisi adına sahte imza atıldığını, alınan kararlarda, sermaye arttırımlarında, hisse devirlerinde, toplantılarda varmış gibi gösterildiğini, sahte evrak tanzimi ile hissesinin azaltıldığını, yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılması ve hükümsüzlüğünün tespiti için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/1041 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunduğunu, şirket müdürü olduğunu beyan eden davacının bulunduğu konum gereği iddialarının inandırıcı olmağını savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalılardan M.. Ş..'ın uygulamaları neticesinde davacı ortağın 2008 yılından itibaren şirket merkezine sokulmadığı, davacı ile diğer ortaklar ve şirket aleyhine, alınan kararların sahte imza nedeniyle yokluğunun tespiti iddiasıyla dava ikame edildiği, Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/140 Esas sayılı dosyasında davalı Y.. O..'ın şikayeti üzerine diğer şirket ortakları hakkında özel belgede sahtecilik suçundan açılan davanın derdest olduğu, ortaklar arasında bir geçimsizlik ve güvensizlik olduğu, ortaklar arasındaki ilişkinin artık çekilmez bir hale geldiği, bu nedenlerle davacının davalı şirket ortaklığından çıkma talebinin haklı bir sebebe dayandığı, davalı şirketin merkez adresini 2009 yılının şubat ayında terk ettiği, şirketin ticari defterlerine ulaşılamadığından davacının çıkma payının hesaplanamadığı gerekçesiyle; davanın ortaklıktan çıkmaya izin talebi yönünden kabulüne, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, şirket defterlerine ulaşılamaması sebebiyle çıkma payı hesaplanamadığından çıkma payı konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı, davalı Y.. O.. vekili temyiz etmiştir.1- Dava, limited şirket ortaklığından çıkmaya izin istemine ilişkindir. Davanın davacının ortağı olduğu şirkete yöneltilmesi yeterli olup, diğer ortaklara husumet düşmez. Bu nedenle davalı Y.. O..'a yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken temyiz eden bu davalı yönünden de yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi ve adı geçen davalı aleyhine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru görülmemiş, davalı Y.. O.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı Y.. O.. vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Y.. O.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı Y.. O.. yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Y.. O.. vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı Yavuz Onara'a iadesine, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.