MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/02/2013NUMARASI : 2011/284-2013/26Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/02/2013 tarih ve 2011/284-2013/26 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davacının “P. HOTEL” markası bulunduğunu, davalının ise 3 yıl sonra “B. P. OTEL + H + ŞEKİL” markasını tescil ettirdiğini, davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunu, davalının eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, dava konusu markanın davalı tarafından kullanıldığı her türlü yayın, ürün, ambalaj, ilan reklam, broşür, afiş ve sair tanıtım malzemesi ile basılı kağıt, fatura ve her türlü ticari evrakın toplatılarak imhasını, bu şekildeki kullanımın önlenmesini, markanın internet alan adında kullanılmasının da yasaklanmasını ve iptalini, davalının markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflara ait markaların aynı veya benzer olmadığını, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, otelcilik iş kolunda point sözcüğünü içeren pek çok marka tescilinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflara ait markaların şekil unsuru yönünden birbirleriyle aynı olmadığı, davacının markasının tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı, “P.” ibaresinin otelcilik sektöründe yaygın bir kullanıma sahip olduğu, davalının tescilinin kötü niyetli olmadığı, “P.” ibaresinin otelcilik ve geçici konaklama hizmetleri bakımından tek başına ayırt ediciliğinin son derece az olduğu, “P.” sözcüğü yanında kullanılan şekil unsurları ve diğer sözcükler sayesinde sektördeki otel markalarının birbirinden ayrıldığı, somut olayda davacıya ait markanın “P. HOTEL + ŞEKİL” biçiminde bulunduğu ve şekil unsurunun yan yana üç daire veya üç büyük nokta biçiminde olduğu, davalının markasının ise “B. P. + H + OTEL + ŞEKİL” biçiminde olduğu ve iç içe geçmiş halka şekillerinin markada yer aldığı, her ne kadar “P.” ibaresinin ortak oluşu nedeniyle ve daire veya iç içe halka şekillerinden dolayı bir çağrıştırma söz konusu ise de, çağrıştırmanın tek başına karıştırma ihtimalini göstermediği, ortalama tüketicilerin, otel rezervasyonu yapacak olan bireylerin ya da tur şirketlerinin her iki markayı birbiri ile karıştırmayacağı, dolayısıyla karıştırma ihtimalinin söz konusu olmadığı ve hükümsüzlük iddialarının yerinde bulunmadığı, aynı nedenle ve davalının tescili karşısında, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının da sabit bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davacıya ait marka ile davalıya ait marka arasında iltibas tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle, davalı markanın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması istemlerine ilişkin olup, mahkemece “POINT” ibaresinin, turizm ve otelcilik sektöründe ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, taraf markalarının benzemediği, iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük davasının reddine, aynı nedenle ve davalının tescili karşısında, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının da sabit bulunmadığından reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının “P. HOTEL+şekil” ibareli markası tescilli olup, hükümsüz kılınıncaya kadar marka olarak korunur. Davacı markası 43. sınıfta, hükümsüzlüğü istenen davalı marka ise 35. 36. ve 43. sınıflarda tescilli olup, davacının markasında esas unsur olarak yer alan “P.” ibaresi aynen davalının markasında da yer aldığından, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında ilişkilendirme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla; mahkemece davalı markanın davacının markasının tescil kapsamı içinde bulunan aynı ve benzer sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.