MAHKEMESİ : ANKARA 6. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/09/2012NUMARASI : 2011/346-2012/1328Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10.09.2012 tarih ve 2011/346-2012/1328 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı adına düzenlenen yangın sigortası poliçe primlerinin bir kısmının ödenmediğini, 3.163,82 USD karşılığı 5.425,07 TL prim alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili adına düzenlenmiş ve bedeli ödenmemiş hiçbir sigorta poliçesinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar bilirkişi raporunda davacının takip miktarı kadar davalıdan prim alacağı olduğu bildirilmişse de taraflar arasında karşılıklı düzenlenmiş bir poliçe olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, sigorta primlerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı adına düzenlenmiş bir poliçe olmadığını savunmuş, davacı da icra takibine konu poliçeyi ibraz ederek bir kısım primlerin davalı tarafından ödendiğini ileri sürmek suretiyle buna ilişkin makbuzları dosyaya sunmuştur. Dava konusu poliçenin incelenmesinde, davalı adına davacı şirketin acentesi olan dava dışı şirket tarafından düzenlendiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, poliçede davalının imzası bulunmasa da Dairemizin 18.12.2013 tarih ve 9694/23165 sayılı ilamında da belirtildiği üzere sigorta akdinin geçerliliği için sigortalı davalının imzasının poliçede bulunması gerekli değildir. Ödeme makbuzlarından da, dava konusu poliçeye ilişkin bir kısım primlerin poliçeyi düzenleyen acente tarafından davacıya ödendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, dosya kapsamından aynı acente tarafından davalı adına başka sigorta poliçelerinin de düzenlendiği de görülmektedir. Dava konusu poliçeye ilişkin bir kısım primler, davacıya ödendiğine göre, davalının sigorta ilişkisini kurulmadığına yönelik savunması TMK'nın 2. maddesine aykırılık oluşturur. Bu itibarla mahkemece, anılan hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde, taraflar arasında karşılıklı düzenlenmiş bir poliçe olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.