MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/04/2012NUMARASI : 2011/281-2012/216Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25.04.2012 tarih ve 2011/281-2012/216 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11.02.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. K. V. G. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı Ö.. B..’nin müvekkili şirketin eski müdürü olduğunu, davalıların dava dışı şirkete olan şahsi borçları nedeniyle davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı Ö.. B..’nin müdürlük yetkisini kullanarak şirket adına almış olduğu teminat mektubunu icra dosyasına ibraz ettiğini, borcun ödenmemesi üzerine teminat mektubu bedeli olan 43.880,59 TL’nin tahsil edildiğini, anılan bedel kadar müvekkili şirketin zarara uğradığını ileri sürerek, anılan bedelin banka hesabına yatırılmasını talep etmiş, daha sonra talebini ıslah ederek anılan bedelin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, limited şirket müdürü olan davalı Ö.. B.. hakkında sorumluluk davası açılması için TTK’nın 341. maddesi hükmü gereğince ortaklar kurulu kararı ve davanın şirket denetçileri tarafından açılması gerektiği, bu şekilde alınmış bir kararın olmadığından davalı Ö.. B.. hakkındaki davanın dava şartı yokluğundan, davalı N.. E.. hakkındaki davanın ise şirket adına bankadan teminat mektubunun davalı Ö.. B.. tarafından alındığı, bu nedenle davalı N.. E..’e husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, davacı şirketin eski müdürü olan davalı Ö.. B..’in şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Oysa, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 3. maddesi “tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukukî ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır” hükmünü içermekte olup, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda şirket içinden seçilmiş bir denetim organı yer almamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 397. maddesinde Bakanlar Kurulu tarafından kriterleri belirlenen şirketlerin bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetleneceği, belirlenen kriterlere uymayan şirketlerin ise bakanlık tarafından denetleneceği düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’da yapılan bu düzenleme ve dava açılmasını isteyen ortakların pay durumuna nazaran şirket eski yöneticisi hakkında sorumluluk davasının, yeni yönetim tarafından açılması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece, şirket eski yöneticisi hakkında açılmış bulunan sorumluluk davasında işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Davacı vekilinin davalı N.. E.. yönünden temyiz itirazlarına gelince, somut olayda, dava dışı Van D. Sağlık A.Ş. davalılardan olan alacağının tahsili için davalılar hakkında takip başlatmış, davacı şirket tarafından davalıların borçlarının teminatı olarak icra dosyasına teminat mektubu ibraz edilmiştir. Borcun ödenmemesi üzerine teminat mektubu nakde çevrilmiş, bu nedenle davacı şirket tarafından teminat mektubu bedeli bankaya ödenmek zorunda kalınmıştır. Bu durumda, davalılara ait borcun davacı şirket tarafından ödenmesi nedeniyle davalılar nedensiz zenginleşmiş olup, davacının davalı N.. E..’e yönelik talebi de bu doğrultudadır. Bu itibarla mahkemece, davalı N.. E.. yönünden de işin esasına girerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı yorum sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma veklat ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.