Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 282 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15487 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/05/2011 tarih ve 2010/321-2011/190 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili,müvekkilinin 14., 25., 35. ve 38. Sınıflarda "...+şekil" ibaresinin marka olarak tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin başvuruya yaptığı itiraz üzerine TPE YİDK'nca itirazın kısmen kabul edilerek 25. ve 35. Sınıfların başvurudan çıkarıldığını, oysa her iki markanın iltibasa neden olabilecek derecede benzer olmadığını, görsel-işitsel benzerliğin bulunmadığını, bütünsel olarak da farklı olduklarını ileri sürerek TPE YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı TPE vekili, taraf markalarının benzer olduğunu, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalı vekili, davacı başvurusu ile müvekkiline ait markalar arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı başvurusundaki esas unsurun "MİSURA" ibaresi olduğu, davacı başvurusunun önünde "..." takısı mevcut ise de, "..." takısının bir çok ülkede kelimenin önüne geçtiğinde o kelimeyi tamamlayan ibarelerden olması ve bu kullanımın ortalama tüketici tarafından bilinebilir olması nedeniyle önünde bulunduğu "MİSURA" sözcüğüne yeterli ayırt edicilik sağlamadığı, davacı başvurusunun tescili halinde "..." markası ile karşılaşacak orta düzeydeki tüketicinin daha önceden davalıya ait "...", "..." gibi markaları tanıyor olması halinde farklı bir marka ile karşı karşıya olduğunu anlasa bile bu markaların bir serisi gibi algılayabileceği ya da markalar arasında idari/işletmesel bağlantı kurabileceği, bu durumda 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesindeki koşulların oluştuğu, bu nedenle YİDK kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, TPE YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık davacı tarafından tescili istenen markanın, redde mesnet gösterilen davalıya ait markalar ile 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu hususta görüşüne başvurulan bilirkişiler tescili istenen marka ile redde mesnet markaların benzer olmadığı yönünde mütalaada bulunmuşlardır. Gerçekten de, mahkemenin kabulünün aksine tescili istenen marka ile redde mesnet gösterilen markalar arasında gerek telaffuz gerekse yazım şekli bakımından 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik yoktur. Bu itibarla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar verildi.