MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/09/2013 tarih ve 2009/594-2013/369 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ...... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline ait küçüklük resimlerinin davalı şirket tarafından firmaya ait ..... ürününün kutusu üzerinde ticari amaçla kullanıldığını, yine ....tescil numaralı 12.03.2001 tescil tarihli .... ....'nde tescilli marka üzerinde de müvekkiline ait resmin kullanıldığını, davalı şirketin müvekkiline ait resimleri kullanarak ticari kazanç sağladığını ve müvekkiline hiç bir bilgi vermediğini, tescilinden bu yana izinsiz olarak kullanıldığını, rızanın bulunmadığını, resim sahibinin reşit olduğunu, 2009 yılında kaldırılması yönünde ihtarname gönderilip tebliğ edildiğini ve yerine getirilmediğini, herhangi bir sözleşme bulunmadığını, resmin bu şekilde kullanılmasının FSEK'in 86. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, olay nedeniyle müvekkilinin manevi zarara uğradığını ve davalı firmanın haksız bir şekilde kazanç elde ettiğini, zenginleştiğini, dava konusu durumda davalının ağır kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı firma tarafından izin alınmadan resmin kullanılmasının yasaklanması ile 25.000 TL manevi, 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, söz konusu resmin davacının resmi olduğunun sabit olmadığını, reklamcılık şirketi ile yapılan sözleşmeye binaen kullanıldığını, davacılarca izinsiz kullanım ileri sürmenin çocuğun yaşı itibariyle hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kaldı ki; ihtardan sonra nizalı olan ve ileri sürülen resmin adı geçen üründen kaldırıldığını, maddi veya manevi kaybın bulunmadığını, rızanın varlığının kabulü gerektiğini, sonradan rızanın geri alınmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; somut olayda dava konusu ürün ve markanın 1991 yılından bu yana davacının resmi kullanılmak suretiyle ticari amaçla tescil edilip kullanıldığı, adı geçen resmin davacı çocuğun yaşı dikkate alındığında yasal temsilcisinin rızası dışında çekildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı, ayrıca ürünün üretim yeri ve yaygınlığı itibariyle de davacının bundan habersiz olduğunun mümkün olmadığı, adı geçen resmin manevi haklarını ihlal eder mahiyette ve özelliklere sahip olmamasının yanında davacının marka ve ürün üzerindeki resminin kaldırılmasına yönelik noter ihtarnamesinin 11.08.2009 tarihindeki tebliğ tarihine kadar rızanın varlığı dahilinde kullanıldığının kabulü gerektiği; ancak verilen ve kabul edilen rıza resmin münhasıran şahsa bağlı bir hak oluşu ile önceden yasal temsilci tarafından verilen iznin bizzat reşit olan davacı tarafından geri alınmasının hakkın kötüye kullanılması olarak kabulüne olanak bulunmadığı, reşit ve mümeyyiz olan davacının artık bu resmin kullanılmasına son verilmesi isteminde hukuki yararının mevcut olduğu, bu nedenle 11.08.2009 ile dava tarihine kadar ve halen kullanılan marka ve ürün üzerindeki resmin davacı yönünden manevi haklarını ihlal ettiğinin kabulü gerektiği, nitekim 2010 tarihli ürün kutusu üzerinde de davacıya ait resmin kullanıldığı, bu kullanımların FSEK'in 86. maddesine aykırılık teşkil ettiği, adı geçen resmin ürün ve marka üzerinde gıdanın niteliğine göre ticari karı artırıcı nitelikte ve tanıtıcı mahiyette olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının .... tescil tarihli..... sıra nolu... markası ve... Ürün kutusu üzerindeki davacı resminin kullanılmasına ilişkin tecavüzün ref'ine, 5.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1- Davacı, çocukluk fotoğrafının davalı adına tescilli marka üzerinde izinsiz kullanıldığından bahisle tazminat talebinde bulunmuş olup, dava dilekçesinde FSEK 86. maddesine dayanmış ve mahkemece uyuşmazlık FSEK 86. maddesi değerlendirilmek suretiyle, davalının tescilli markası üzerindeki fotoğrafın kullanımının önlenilmesine karar verilmiştir.5846 sayılı FSEK 76. maddesi uyarınca bu Kanun'dan kaynaklanan davalarda ihtisas mahkemesi görevlidir.Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 16.09.2004 tarih ve 396 sayılı kararı ve daha sonra alınan ve halen yürürlükte olan 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesinin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin görevlendirildiği, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı belirlenmiş olup, bu durumda uyuşmazlık fikri sınai haklar hukuk mahkemesinin görevinde olmasına rağmen, davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, kararın re'sen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.