Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2609 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4607 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/11/2013 tarih ve 2005/150-2013/257 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı-karşı davacı ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/02/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ve davalılardan ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin ....'a ait eserlerin mali haklarını mirasçılarından devralmış olduğunu ve bu hakları kullanmaya devam ettiğini, ancak sözleşme yürürlükte iken, davalı ...'nin bu mali haklarda herhangi bir uyuşmazlık olmadığı halde, müvekkiline bir ihbar ve ihtar yapmadan diğer davalı ...'ye devrettiğini, davalı ...'nin ise mali hakları kendilerinde olan kitaplardan; ...,.....,.....,........,..... ve... adlı eserleri çoğaltıp yaymaya başladığını, bu konuda Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nde 2002/803 E.-2003/155 K. sayılı dosyası ile açılan davanın kesinleştiğini, anılan dosyada; ...'ın eserleri ile ilgili mali hakların kendilerinde olduğuna, bu haklara tecavüzde bulunulduğuna ve tecavüzün men'ine dair karar verildiğini, bu karar sonrasında da davalı ...'nin bu kitapları satmaya ve yaymaya devam ettiğini, davalıların bu fiilleri ile müvekkilini hem maddi hem de manevi zarara uğrattıklarını, davalılardan ...'nin basına, müvekkilinin ticari itibarını zedeleyici, hor ve küçük gören açıklamalarda bulunduğunu, ...'ın kitaplarını kimsenin basmak istemediği zamanlarda bastığını, hem şimdiki mirasçısına hem de daha önceki mirasçısına yüklü telif ücretleri ödediğini, yıllardır merhum yazarın kitaplarını çok az karlarla basarak yaşatan müvekkilinin bu tür bir tavırla ve karalama kampanyası ile karşılaşınca zor duruma düştüğünü ileri sürerek mali haklan kendilerinde olduğunu iddia dava konusu eserlerin davalı yayınevi tarafından kaçar adet basıldığı, kaç baskılarının yapıldığının ve kapak satış fiyatlarının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve bilirkişi raporları ile tespit edilecek rakama ıslah etmek kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminat ve 10.000 TL manevi tazminatın her iki davalıdan tahsiline, tazminatlara haksız fiil tarihinden itibaren en yüksek ticari faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 06/12/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebinin FSEK'nın 68. maddesi gereğince hesaplanacak rayiç bedelin üç katına ilişkin olduğunu belirtmiş ve 243.508,50 TL'nin faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Davalı-karşı davacılar vekili, Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin kararında sadece "..." ve "...." adlı eserler yönünden davacının mali haklarına tecavüz edildiğinin tespit edildiğini, davacı-karşı davalının dilekçesinde belirtiği diğer dört eser yönünden mali hak sahipliği konusunda herhangi bir karar verilmediğini, mahkemenin karanın 22.10.2004 tarihinde kesinleşmesinden sonra müvekkili yayınevinin söz konusu iki eseri basmadığını, davaya konu diğer dört eserin hak sahipliği ile ilgili olarak mahkemece herhangi bir karar verilmediğini, bu yüzden kesinleşmiş mahkeme kararına dayanılarak talep edildiği söylenen tazminat istemlerinin bu dört eser bakımından kabul edilemeyeceğini, ayrıca dava konusu istemin zaman aşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Karşı davasında ise; davacı tarafından basılmaya devam eden kitapların, müvekkili yayınevi tarafından yapılan tanıtım-reklam kampanyaları ile satış sayısının ciddi şekilde arttığını, Müvekkilinin kısıtlı yayın süresince ... varislerine yaptığı ödemelerin ortada olduğunu ileri sürerek, AİHM önündeki davaların bekletici mesele yapılmasına, müvekkili ... için; davacı-karşı davalı ile bu müvekkili arasındaki sözleşmeler nedeniyle elde ettiği kazancın ve müvekkilinin eser sahibi olarak hak ettiği mali hak bedelinin tesbit edilerek, bu bedel nedeniyle şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın basım tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile müvekkili .... için; davacı-karşı davalının dava konusu eserler için müvekkili yayınevi tarafından yapılan reklam ve kampanyalardan haksız yararlanması nedeniyle şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın haksız yararlanma tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu kitapların piyasada satışının devam etmesi nedeniyle haksız fiilin devamı süresince zaman aşımı işlemeyeceğinden zaman aşımı def’inin reddine, Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2002/803 E., 2003/155 K. sayılı kararında, davacının muris ile yaptığı sözleşmelerin henüz sona ermediği, cayma şartlarının oluşmadığı, sözleşmelerin ayakta olduğu belirtilerek davanın kabulü ile davalı şirket tarafından yayınlanan ...’a ait ... ve .... adlı eserlerinin izinsiz olarak davalı şirket tarafından basılıp yayınlanmasının davacının FSEK'den doğan mali haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine ve önlenmesine, davalı şirketin ...’ın diğer eserlerini basım ve yayınlamasının önlenmesine karar verilip, kararın Yargıtay'ca onanarak kesinleştiği, davalı .... bir kültür hizmeti vermek amacıyla dava konusu eserlerin toplumda tanınması ve yaygınlaşması amacıyla hareket ettiği, davacının herhangi bir mali hak ihlalinin bulunmadığı, kişilik hakkının zedelenmediği, bu nedenle manevi tazminat talebinin yerinde olmadığı, karşı dava yönünden ise, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu dönemde yapılan sözleşmenin geçersizliği nedeniyle telif bedeli talep edilemeyeceği ve reklam ve masraflara ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile FSEK'nın 68. maddesi uyarınca takdiren iki katı üzerinden hesap edilerek 160.592 TL'nin ..., ..., ....,.... isimli eserler için Ocak 2000 tarihinden, ....için Ocak 2001 tarihinden, .... için Ocak 2003 tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminata ilişkin şartlar oluşmadığından reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili, davalı-karşı davacı ... vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin (2) nolu ve davalı ... vekilinin (3) nolu bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dairemiz'in 27.12.2011 gün ve 2011- 14831 E. 2011-17744 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere 5846 sayılı FSEK'nın 68/1. fıkrası uyarınca eser üzerindeki hak sahibi "sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal ya da rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir." Anılan madde hükmüne göre; üç katına kadar arttırım seçeneğini kullanma yetkisinin davacıya ait olduğu, anılan hükmün iptali isteminin reddine dair Anayasa Mahkemesi'nin 28.02.2013 gün 133/33 sayılı karar gerekçesindeki, "İtiraz konusu kural eser, icra, fonogram veya yapımın izinsiz kullanılması halinde hak sahiplerinin dava yoluyla isteyebileceği bedele üst sınır getirmiştir. Kural, hakimin taleple bağlı olduğuna dair veya takdir yetkisine ilişkin olumsuz bir düzenleme içermemektedir. Bu sınır içerisinde kalmak şartıyla hakimin dosya içeriği ve talebi de gözetilerek takdir yetkisi kullanacağı açıktır. Öte yandan dava edilen eser, icra, fonogram veya yapımın bedelini belirleme görevi de hakime bırakıldığından hüküm altına alınacak bedelin belirlenmesinde hakimin takdir yetkisini olmadığından söz edilemez.". şeklindeki açıklamanın da bağlayıcı olmamakla beraber yol gösterici mahiyette bulunduğu ve gerekçenin Dairemizin 27.11.2011 gün ve 14831/17744 sayılı ve yine 4. Hukuk Dairesi'nin 30.09.2002 tarih 5472/10458 sayılı kararlarında da açıklanan ödenecek rayiç bedelin bu sınır içinde tespitinde hakimin takdir yetkisi bulunduğu ve 5846 sayılı FSEK'nın 66/4 ve 818 sayılı BK'nın 42 ve 43 maddelerinin dikkate alınabileceğine ilişkin görüşle de çelişkili olmadığı halde mahkemece kararda yazılı gerekçeyle rayiç bedelin (2) katına hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.3- Bozma sebep ve şekline göre de davalı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik temyiz isteminin bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin (2) nolu ve davalı ... vekilinin (3) nolu bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı ...'den alınıp davacı ....'ye verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 26/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.