Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2583 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1365 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/07/2013 tarih ve 2010/723-2013/142 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 18.563 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun'la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkil şirketin kuruluşundan itibaren "...." ibaresini şirket unvanı olarak kullanmaya başladığını, davalı şirketin de müvekkili firma ile aynı alanda ticari faaliyet yaptığı "..." ibaresini firma adı olarak kullandığı ve basılı evraklarında kartvizitlerinde, internet sitesinde bu ismin yer aldığı hususunun tespit edildiğini, haksız rekabete son vermesi için davalıya ihtarname gönderildiği ancak sonuç alınamadığı, müvekkilinin tanınmışlığından istifade ederek müşteri çevresi ile iş görüşmeleri yaptığını öğrendiklerini ileri sürerek TTK'nun 63.maddesi gereğince davalı şirketin kullandığı ..... adlı internet sitesinin yayınının tedbiren durdurulmasını, haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini, şimdilik 8.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini,"...." ibaresinin davalı şirketin unvanından terkinini ve mahkeme kararının ilan edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; yetki, husumet, zamanaşımı itirazlarında bulunmuş, ayrıca tarafların unvanlarının iltibasa meydan verecek bir benzerlik arz etmediğini, unvanlarındaki ilk kelime olan ... kelimelerinin çeşit, vasıf bildiren ve son derece genel geçer hiçbir ayırt ediliciliği olmayan bir ibare olduğunu, ürün alıcılarının farklı olduğunu, ikinci ibare olan "...." ibaresinin davacının unvanında hiç yer almadığını, tarafların iştigal alanlarının aynı olmadığını, davacının haksız rekabet iddialarını ispatlayamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların ticaret unvanlarındaki ...." kelimesinin vurgulayıcı ve belirleyici unsur olduğu, işletme konularının aynı olduğu, davacının ticaret unvanını davalılardan daha önce tescil ve ilan ettirmek suretiyle kullandığı, davalının ticaret unvanı ile davacının unvanı arasında iltibas meydana geldiği, davalının bu şekilde bir unvanı kullanmakla haksız rekabette bulunduğu, "...." kelimesinin davalının ticaret unvanından silinmesinin ve terkininin yeterli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının haksız rekabette bulunduğunun tespitine, davalı şirketin ticaret unvanında kullandığı "STANDART" ibaresinin davalı şirketin unvanından silinmesine ve sicilden terkinine, kararın Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilanına ve maddi tazminat ve diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşğıdaki bente dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Dava, haksız rekabetin tespiti meni ve tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davalının haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile davalının ticaret ünvanında yer alan "...." ibaresinin ticaret ünvanından silinmesine ve sicilden terkinine karar verilmiştir. Davalının ticaret ünvanı 2009 yılında tescil edilmiş olup, sicilden terkin edilinceye kadarki kullanımının tescile dayalı yasal bir kullanım olduğu ve bu kullanımın haksız rekabet oluşturmayacağı gözetilerek haksız rekabetin tespitine yönelik istemin reddi gerekirken kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.