Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 253 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15412 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/09/2011 tarih ve 2010/581-2011/434 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin ticaret siciline tescil ettirdiği ... biçimindeki ticaret ünvanının müvekkili şirketin ticaret ünvanına benzer olduğunu, faaliyet alanları da benzer olduğundan bu durumun iltibasa sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin davalı şirketten beş yıl önce tescil ettirdiği ticaret ünvanının korunması gerektiğini ileri sürerek, ... ibaresinin davalı şirketin ticaret ünvanından terkinini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, tarafların ticaret ünvanlarının ek ve çekirdek kısımlarının farklı olduğunu, faaliyet alanlarının da örtüşmediğinden ticaret ünvanları arasında karıştırma ihtimali bulunmadığını, kaldı ki ... ibaresini ticaret ünvanının ek unsuru olarak tescil ettirmiş çok sayıda şirket bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, aksi yöndeki bilirkişi raporuna karşın, tarafların ticaret unvanlarındaki ... ve ... ibareleri ile diğer kelimeler birbirinden farklı olduğu, ünvanlar arasında karışıklığa yol açacak nitelikte benzerlik bulunmadığı, ancak davalı şirketin dava sırasında ticaret ünvanını değiştirdiğinden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, ticaret unvanına tecavüzün önlenmesi ve davalının ticaret unvanının terkini istemine ilişkindir. Davacı şirketin önceki tarihte tescilli ticaret unvanının kılavuz sözcüğü “...”, davalının ticaret unvanının kılavuz sözcüğü ise “...” ibarelerinden oluşmaktadır. Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK'nun 47/2. maddesi gereğince, “Bir hükmi şahsın ticaret unvanına Türkiye'nin her hangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırdedilmesi için gerekli olduğu takdirde, lüzumlu ilavelerin yapılması mecburidir”. Yine aynı Yasa'nın 54. maddesi gereğince de, “Ticaret unvanı kanuna aykırı olarak başkası tarafından kullanılan kimse, bunun men'ini ve haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini... istiyebilir”. Somut uyuşmazlıkta her iki şirketin ticaret unvanlarının ana unsuru “...” ibarelerinden oluştuğuna göre, ticaret unvanları arasında iltibas bulunduğu sabit olup, bu durumda davalının ticaret unvanındaki “...” ibaresinin terkinine karar verilmesi gerektiği halde, aksine düşüncelerle davanın reddine ilişkin karar gerekçesi yerinde değildir.Ancak, yargılama sırasında davalı şirketin ticaret unvanındaki “...” ibaresini değiştirerek bir başka ibareyi kılavuz sözcük olarak tescil ettirdiği anlaşıldığına göre, mülga TTK'nun 54. maddesi uyarınca, davalının değişiklikten önceki unvanında yer alan “...” sözcüğü işbu davanın açıldığı tarih itibariyle davacının ticaret unvanına tecavüz oluşturduğundan, davacının bu tecavüzün tespitini ve önlenmesini istemekte hukuki yararı bulunduğu dikkate alınarak, söz konusu ibarenin davacının ticaret unvanı ile iltibas yaratığının tespiti ve men'ine, dava konusu ibarenin yargılama sırasında değiştirilerek ticaret sicilinden terkin edilmesi nedeniyle davacının konusu kalmayan terkin talebi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerler davanın reddi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.