Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 242 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 17914 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.10.2009 tarih ve 2008/140-2009/191 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıların müvekkili şirketin ticaret unvanını ve tescilli “...” markasını haksız olarak kullandıklarını ve iltibasa neden olduklarını ileri sürerek, markaya tecavüzün tespitine ve önlenmesine, 1.000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, müvekkilinin davacı şirketin markasını ve unvanını kullanmadığını, müvekkili ile diğer davalı şirket arasında organik bir bağın bulunmadığını, yalnızca aynı yazıhaneyi kullandıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalı vekili, 2002 yılında kurulan müvekkili şirketin unvanının önceden beri kullanıldığını, müvekkilinin unvanı ile davacı markasının benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ...'nin, davacının markası ve ticaret unvanı ile karışıklığa sebebiyet verecek şekilde “...” ibaresini unvanında kullandığı, ancak anılan davalının ticaret unvanının terkinin de istenmediği gözetildiğinde tescilli ticaret unvanının kullanılmasının bir sınai mülkiyet hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı, anılan davalının otobüsleri üzerinde ticaret unvanının tamamını kullanmadığı ve mevcut kullanım şekli ile de davacının markası ile iltibasa yol açtığı, bu hali ile markaya tecavüzün gerçekleştiği, davalı ... ile işbirliği içinde hareket eden diğer davalının da markaya tecavüz eylemlerinden sorumlu bulunduğu, davalı tarafın markaya tecavüz eylemi nedeniyle ne oranda kar elde ettiğinin kesin olarak saptanamadığı, bu konudaki istemin makul olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı ...'nin ticaret unvanının davacının markasına tecavüz oluşturduğu yönündeki istemin reddine, davalıların eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine ve menine, 1.000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı ... vekili temyiz etmiştir.1–Mahkemece verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz dilekçesi havale ettirilmiş ise de, temyiz defterine kaydettirilmediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır.Temyiz dilekçesinin verilme usulü H.U.M.K.'nun 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ise temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davalı vekili tarafından bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin havale ettirilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 esas, 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK`nun 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, somut olayda, temyiz defterine kayıt bulunmadığından, bu İBK'nun uygulanması gerekmemektedir. Davalı şirket vekili tarafından açıklanan işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesine konu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.2- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.3- Davacı davalının, ticaret unvanını tescil olunduğu şekilde değil unvanın kılavuz sözcükleri olan ... ibaresini, sunmuş olduğu taşıma hizmeti esnasında kendisi adına tescilli olan "..." asıl unsurlu marka ile iltibas oluşturacak şekilde bir markasal kullanımda bulunduğunu ileri sürerek marka hakkına tecavüzün önlenmesi ve tazminat kararı verilmesini istemiş olup, davalının ticaret unvanının terkinine ve bu unvanın tecavüz teşkil ettiğine ilişkin olarak mülga TTK'nun 54. maddesine dayalı bir talep bulunmadığı halde hüküm fıkrasında davalının ticaret unvanının davacının markasına tecavüz oluşturduğu yönündeki istemin reddine şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.