arasında görülen davada Eskişehir Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 09.11.2004 tarih ve 1999/421 - 2004/381 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, diğer şirket ortakları ile anlaşmazlık içinde bulunduklarını, müvekkilinin diğer ortaklar tarafından savcılığa şikayet edildiğini, müdürlük görevine son verildiğini, hırsızlıkla suçlandığını ileri sürerek, davalı şirketten çıkmasına, ortaklık payının gerçek karşılığı ile kazanç payının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında davalı vekili davacının ortaklığının devam etmesini diğer ortakların da istemediğini, ödemiş olduğu sermaye miktarını ödemeye hazır olduklarını savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın çıkma isteğinin davalı tarafından da kabul edildiği, sermayenin azaltılması, hükümlerine göre davacının payının hesaplanması gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulü ile davacının şirketten çıkmasına izin verilmesine 9.632.000.000.-TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, TTK.nun 551/2-4 ncü maddesi gereğince limited şirket ortağının muhik sebeplere dayanılarak şirketten çıkmasına izin verilmesi ile ortaklık payı ve kazanç payının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, davacının şirketten çıkmasına ve dava tarihi itibariyle net tasfiye karı üzerinden davacının payına düşen miktarın tahsiline karar verilmiştir. Şirketten çıkma kararı inşai nitelikte bir karar olmakla, mahkemece, davacının karar tarihine en yakın tarih itibariyle rayiç değerlere göre hesap edilen çıkma payı ile kararın kesinleştiği tarihten itibaren temerrüt faizine hükmetmek gerekirken, yazılı olduğu şekilde dava tarihi itibariyle ortaklık payını hesaplayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece, davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılarak, şirketin karar tarihine en yakın tarih itibariyle net malvarlığının ve buna göre davacının hissesinin haiz olduğu değerin saptanması ve buna göre davacının hissesinin belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (BOZULMASINA), 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.