MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 08/04/2013NUMARASI : 2012/505-2013/125Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/04/2013 tarih ve 2012/505-2013/125 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davacının 06/10/1970 tarihinde Garanti Bankası Çanakkala Biga Şubesinde 8.000,00 TL tutarında mevduat hesabı açtırdığını, 31/08/1971 tarihi itibariyle müvekkilinin hesabında 5.055,89 TL kaldığını, davacının yurt dışında ikamet etmesi nedeniyle bu parayı çekemediğini ve sonunda paranın TMSF'ye devredildiğini ileri sürerek, 5.055,89 TL'nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı TMSF vekili, zamanaşımı definde bulunmuş, müvekkilinin pasif husumetinin bulunmadığını, davacıya ait herhangi bir paranın kendilerine devrolunmadığını savunmuştur.Davalı TCMB vekili, davanın husumet ve zamanaşımı yönünden reddini istemiştir.Davalı Garanti Bankası vekili, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının en son işlem tarihi 31/08/1971 olan hesap cüzdanına dayanarak dava açtığı, TTK'nın 68 (6102 sy TTK'nın 82 md) maddesi uyarınca bir tacirin ticari defterlerini saklama süresinin 10 yıl olduğu, 70 Sayılı Bankalar Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 36, 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun 10, 5411 Sayılı Kanunun 42. ve 62. maddeleri uyarınca son işlem tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, davacının davasını son işlem tarihinden itibaren 41 yıl geçtikten sonra açtığı, kayıtlarını 10 yıl süreyle saklama yükümlülüğünde olan davalıların 41 yıl sonra açılan davada kayıtlarına ulaşıp delil bildirme imkanlarının da elinden alındığı, bu nedenle davalıların zamanaşımı itirazları yerinde görüldüğü gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının mevduatını akidi olan bankadan talep edebilecek olmasına, bu nedenle davalılar TMSF ve T.C. Merkez Bankası'na davada husumet düşmemesi nedeniyle, mahkemece adı geçen bu davalılar yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değilse de belirtilen değişik gerekçeyle bu davalılar hakkında verilen red kararının sonucu itibariyle yerinde bulunmasına göre davacı vekilinin davalılar TMSF ve T.C. Merkez Bankası'na yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Davacı vekilinin davalı Garanti Bankası A.Ş'ye yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, davalı bankada bulunan mevduatın tahsiline yönelik olup mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı ile davalı banka arasında mevduat sözleşmesi bulunup zamanaşımı 10 yıl ise de zamanaşımı süresi davacının mevduatını bankadan talep ettiği tarihten itibaren başlar. Ayrıca, 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun mevduatta zamanaşımı başlıklı 36. maddesinde, her türlü mevduat son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl geçtiği halde, sahipleri tarafından aranmamış olan mevduatları, sahiplerinin mevcut adreslerine bir mektupla bildirildikten sonra, bu sürenin bitimini izleyen takvim yılı başından itibaren 6 ay içerisinde bankalarca sahiplerinin isim, kimlik adresleri gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir cetvel ile Merkez Bankası’na devredileceği; aynı fıkranın 3. bendinde ise, tutar ve değeri 1.500.000 TL’yi aşanların, Resmi Gazete ile ilan edileceği, bu ilandan itibaren 1 yıl içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacakların bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na gelir kaydedileceği öngörülmüştür. Yine, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4. maddesinde, “Her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan en son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı talimatı tarihinden başlayarak 10 yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tabidir. Zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacaklar Fona gelir kaydedilir. Bununla ilgili esas ve usuller Kurulca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 27.06.2001 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan Bankalar Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkındaki Yönetmeliğin 35. maddesinde, hak sahiplerinin uyarılmasının iadeli taahhütlü bir mektupla yapılması hüküm altına alınmış, bu bildirimden itibaren 3 ay içinde sahip veya mirasçıları tarafından aranmayan mevduat, emanet ve alacakların bu sürenin bitiminde Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na gelir kaydedileceği öngörülmüştür. Açıklanan yasa hükümleri karşısında bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek tebligatın yapılması koşuluna bağlıdır. Başka bir anlatımla, sahipleri hakkında bu yönde uygulama yapılmadan banka nezdindeki hakları ve alacakları kendiliğinden zamanaşımına uğramaz. Esasen Dairemiz uygulamaları da bu yönde olup, benzer bir düzenleme dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 5411 sayılı Kanun’un 62. maddesinde de yer almaktadır. Bu itibarla, bankalar nezdindeki mevduatların, hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanların zamanaşımına tabi olduğu belirtilmişse de devrin yapılabilmesi için yasal gereklerin eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, davacı mevduatının usulsüz olarak TMSF 'ye aktarıldığını iddia ederek dava açtığına göre mahkemece davalı bankanın parayı TMSF'ye aktarıp aktarmadığı, aktarıldıysa usulüne uygun devrin yapılıp yapılmadığı hususları incelenip, ispat külfetinin davacıda olduğu da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine hükmedilmesi doğru olmayıp kararın temyiz eden mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalılar TMSF ve TC Merkez Bankası'na yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.