MAHKEMESİ : .... .... ... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2013NUMARASI : 2013/144-2013/182Taraflar arasında görülen davada .... .... ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/12/2013 tarih ve 2013/144-2013/182 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı .... ...., davacı .... .... vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01.03.2016 günü hazır bulunan davacı asil .... .... ile vekili Av. .... .... ve diğer davacı asil .... .... ile vekili Av. .... .... ve davalı vekili Av. .... .... dinlenildikten sonra, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin %20'şer oranda ortağı olduğunu, şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketin amacını gerçekleştirme doğrultusunda faaliyetlerde bulunmadıklarını, basiretli davranmayıp şirketi ihmali ve kasti davranışlarıyla zarara uğrattıklarını, bu nedenle şirket ortakları arasında 2006 yılından beri süregelen davaların bulunduğunu, şirket yöneticilerinin şirkete ait soğuk hava deposunu, soğan deposu işletme binasını, kültür mantarı yetiştirmede kullanılan bina ve eklentilerini ve bu taşınmazlar üzerindeki araçları sattığını, şirketin amacını gerçekleştirmede kullanılan tüm tesis ve techizatların satılması nedeniyle artık amacın gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, şirket yöneticilerin şirketin diğer taşınmazlarını da elden çıkarma ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek TTK'nın 161-162. maddeleri gereğince temsil yetkisi olan yöneticilerin yetkisinin kaldırılmasına veya sınırlandırılmasına, şirket işlerinin kayyım eliyle yürütülmesine, TTK'nın 434. maddesi gereğince şirketin infisahı ve tasfiyesine, tasfiye işleri için tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı yasanın 531. maddesinde anonim şirketlerin haklı nedenle feshine ilişkin hüküm getirildiğini, davalı şirketin kötü yönetimi, amacın gerçekleşmesini ortadan kaldırır şekilde varlıklarının devredilmesi, şirket yöneticilerince amaç haricinde faaliyetlerde bulunup şirketin zarara uğratılması, 2006 yılından beri şirketin herhangi bir faaliyet göstermeyip zarar etmesi nedenleriyle şirketin haklı nedenlerle feshine karar verilmesini, bunun kabul edilmemesi halinde müvekkillerine pay bedelllerinin ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkmalarına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, şirket yöneticilerinin eylemlerinden kaynaklı olarak TTK'nın 434. maddesi gereğince şirketin feshi ve tasfiyesinin istenilemeyeceğini, şirketin kötü yönetilmesi ve zarara uğratılmasına dair iddiaların yersiz olduğunu, şirketin maddi durumunun iyi olduğunu, mevcut varlıklarla şirket amacının gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu şirketin aile şirketi niteliğinde olduğu, 2006 yılından beri gelir getirici faaliyette bulunmadığı, şirket ortaklarının şirketin yönetimi ve varlığını devam ettirmesine dair hususlarda anlaşamadıkları, bu husustaki ihtilafların ortaklar ve şirket arasında pek çok davaya sebebiyet verdiği, şirketin amacının gerçekleşitirilmesine yönelik varlıkların elden çıkartıldığı, dava tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükümleri uyarınca davacıların şirketin feshini talep etme hakları yok ise de dava sırasında yürülüğe giren Türk Ticaret Kanununun 531. maddesi uyarınca haklı nedenlerin varlığı halinde anonim şirketin feshinin istenilebileceği, fesih talebine konu olayların yargılama öncesi ve yargılama sırasında da mevcut olduğu, her ne kadar fesih ve tasfiyenin son çare olarak ele alanması gerekirse de ortaklar arasındaki ihtilaflar nedeniyle davacıların şirketten ayrılmalarına karar verilmesinin şirketin devamı yönünden uygun olmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.Kararı, davacı .... ...., davacı .... .... vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, temyiz eden davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Davacı .... .... vekili ve davacı .... ....'in temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacılar 28.6.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle davalarını ıslah edip 6102 sayılı TTK'nın 531. maddesi uyarınca davalı şirketin haklı nedenlerle feshine veya davacı ortakların, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri ödenmek suretiyle şirket ortaklığından çıkarılmalarına karar verilmesini istemişlerdir. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 3. maddesi hükmüne göre, tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukuki ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Bu doğrultuda 6102 sayılı TTK'nın 531. maddesinin dava konusu olaya uygulabilir olduğu tartışmasızdır. Anılan madde uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde şirket sermayesinin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahiplerinin, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemece, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi suretiyle davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebileceği öngörülmüştür. Şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup; düzenleme uyarınca, ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi ayakta tutacak diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu kılınmıştır. Dava konusu şirketin ana sözleşmesinde yer alan faaliyet amaçlarını gerçekleştirmeye yarar bir kısım taşınmazlarını elinden çıkardığı, 2006 yılından beri gayri faal durumda olduğu, ortaklar arasında yaşanan ihtilaflar nedeniyle davaların süregeldiği ve bu itibarla davada haklı nedenlerle fesih koşullarının gerçekleştiği sabit ise de; dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporları ve belgelerden aile şirketi vasfındaki davalı şirketin halen elinde bulundurduğu malvarlıklarıyla şirket anasözleşmesinde yer alan amaçları rahatlıkla gerçekleştirebilecek durumda olduğu, davacı ortakların ortaklıktan ayrılması halinde şirket anasözleşmesinde yapılacak değişiklikle şirketin amaçlarının değiştirilebileceği, esasen davacı ortakların da ortaklıktan çıkmayı isteyip sadece ödenecek pay bedeli hususunda diğer ortaklarla anlaşamadıkları hususu gözetildiğinde şirketin, haklı nedenle feshi yerine davacı ortakların pay bedellerinin taraflarlarına ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesinin somut olaya uygun olacağı gözetilmeksizin yazılı gerekçeyle bu yöndeki talebin reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davacı .... .... vekili ve davacı .... ....'in temyiz itirazlarının kabulü ile kararın temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılar'a verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılar'a iadesine, 03/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.