Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 235 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 14594 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/03/2015 tarih ve 2013/17-2015/222 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının 15/04/2007 tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesine tabi olarak önce müvekkili şirkette mekanik tamir ustası, daha sonra yardımcı teknik eleman kadrosunda istihdam edildiğini, bilahare teknik danışman görevine getirildiğini, bu sıfatla çalışırken sözleşmesini 16/11/2012 tarihinde feshederek şirketten ayrıldığını, davalının 2009, 2010, 2011, 2012 tarihlerinde masraflarla birlikte 11 ayrı eğitime gönderildiğini ve kendisine eğitim, ulaşım ve konaklama gideri ödendiğini, davalının bu eğitimlerini şirket adına aldığını, şirketin izni olmadan ne kendisi ne de bir başkası için bu bilgeleri kullanamayacağını ve açıklayamayacağını iş sözleşmesi ile taahhüt ettiğini, davalının servisten ayrılan diğer iki arkadaşı ile ... (.., ..., ...) ... ve ... özel servisi adı altında 11/12/2012 tarihinde ticari faaliyetine başladığını, rekabet yasağına rağmen ... servisinden temin edilen müşteri portföyüne mesaj atarak dükkanının tanıtımını yaptığını, araç sahiplerini bu adrese yönlendirdiğini, davalının teknik bilgilerini edindiği araçların bakım ve tamirini yaptığını, müvekkilinin müşteri kaybına uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kaymak kaydı ile 5.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davalının faaliyette olduğu işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesinin rekabet yasağı başlığı altında (e) fıkrasına aykırılık teşkil eden ... ve ... araçların bakım ve tamirinin haksız rekabet kapsamında tedbiren 1 yıl süre ile yasaklanmasına levhaların kaldırılmasına karar verilmesini, müvekkili firmanın eğitim gider için harcadığı 4.320 Euro karşılığı olan 9.936,00 TL ve yol ve konaklama masraflarının da ayrıca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer alan haksız rekabete ilişkin hükmün yer itibariyle belirli bir sınırlama içermemesi sebebiyle geçersiz olduğu, eğitim giderlerine yönelik talebin ise, sözleşmenin eğitim giderlerine yönelik hükmünün bir cezai şart olarak belirlenmediği, genel uygulamadan ayrı olarak eğitim karşılığında işçinin belli bir süre çalışması kararlaştırılmayarak iş sözleşmesinin sonlandırılma biçiminde fark gözetilmeksizin işçinin işten ayrıldığı tarihe kadar kendisine verilmiş olan eğitim masraflarının işverene ödeyeceğinin belirtildiği, bu hali ile hükmün işçi aleyhine eşitsizlik içermekte olduğu, eğitimin işveren lehine üretime katkısı değerlendirilmediğinden sözleşmenin bu hükmünün de geçersiz olduğu, ayrıca davalının ücretinin işverence tek taraflı olarak düşürülmesi nedeni ile davalının maaşındaki kesinti ve fazla çalışma ücretlerini talep ettiği, bunun üzerine davacı tarafça iş akdinin feshedilerek davalıya kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, iş akdinin feshinde davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, işçinin rekabet yasağından ve işçi ile işveren arasında düzenlenen sözleşmeye aykırılık iddiasından kaynaklanmakta olup; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 4. maddesi uyarınca, Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da. Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Somut olayda taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 15.04.2007 tarihinde yapıldığı, ancak davalının davacı işyerinden 16.11.2012 tarihinde ayrıldığı ve davanın 10.01.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla dava konusu olaya davalının ayrılma tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu'nun uygulanması gerekmektedir. Bu itibarla somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 444 ve devamı maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri kapsamında inceleme yapılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.