Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2346 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6949 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada...Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/03/2015 tarih ve 2014/437-2015/109 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkillerinin murisi ve davalı şirketin kurucu ortaklarından olan....'nın 05.07.1999 tarihinde vefat ettiğini, ölen ortağın davalı şirketteki hisse oranının % 50 olduğunu, vefat üzerine, mirasçılar adına davalılara keşide edilen ihtarname ile davacıların şirkete miras yoluyla hissedar oldukları ve % 50 hissenin mirasçılar adına hisseleri oranında tescil edilmesine karar verildiğini, davalıların bu durumu kabul etmediğini ve olayın.... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/1716 Esas sayılı dosyası tahtında görüldüğünü, sonuçta talepleri gibi davalıların sahte işlemlerle yapmış oldukları hisse devrine ait işlemlerin ve buna ait tüm genel kurulların iptaline karar verildiğini, karann kesinleştiğini ve % 50 hissenin Ticaret Sicil Müdürlüğünde müvekkilleri adına tescil ve ilan edildiğini; ancak her nasılsa dava dilekçesinde murise ait hissenin % 50 olarak belirtilmiş ise de, dilekçenin son kısmında sehven 50 pay olarak belirtildiğinden daha sonra davalılar aleyhine açmış oldukları geriye dönük hakların tespit ve ödenmesi ile ilgili davada durumun fark edildiğini ileri sürerek, murise ait 100 paydan oluşan şirket hissesinin müvekkiller adına tescil edilmiş bulunan 50 paya tekabül eden bölümün dışındaki hissenin müvekkilleri adına hisseleri oranında tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştirBir kısım davalılar vekili, davacıların aynı konuda daha önce... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/1716 Esas 2007/147 Karar sayılı dosyadan pay iptali konusunda fazlaya dair talep ve dava açma haklarını saklı tutmaksızın dava açtıklarından ve açılan bu dava neticesinde şirketteki 10.11.1999 tarihli olağan ve olağanüstü ve sonraki genel kurul kararlarının iptali ile talebe bağlı kalınarak davacılar lehine 100 paydan 50 payın iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiş olduğundan, kesinleşen karar karşısında kesin hüküm definde bulunduklarını, 15.11.2001 tarihinde yapılan pay devrinin iptalini 1 yıllık sürede açmadıklarından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davacıların davalılardan 200 hisseden ibaret şirket hisselerinden 100 payın iptalini istemek varken, sadece 50 payın iptalini dava etmelerinin ve bu davada anılan kararın kesinleşmesi karşısında, davacıları başkaca hak ve alacaklarından zımnen feragat ettiklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/03/2007 tarih 2001/1716 Esas 2007/147 Karar sayılı ilamı ile davacıların açtığı davada davanın kabulüne, davacıların murisi ...... tarafından tanzim edilen 26.04.1999 tarihli makbuz başlıklı hisse devrine ilişkin belgenin iptaline, 10.11.1999 tarihli olağanüstü ve sonraki genel kurul kararlarının iptaline, 50 adet hissenin davacılar adına tescil ve ilanına karar verildiği, kararın 23.02.2009 tarihinde kesinleştiği, esasen davacıların davalı şirket bünyesinde %50 oranında pay sahibi bulunduğu, davacıların murisleri...'nin 05/07/1999 tarihinde ölümü dolayısıyla.... Sulh Hukuk Mahkemesinin 28/09/1999 tarih 1999/472-527 E-K sayılı veraset belgesi ile davacı eş ... ...i'nin 1 pay, davacı oğul...'nin 3 pay oranında mirasçı olduğu, 2001/1716 Esas sayılı mahkeme ilamı ile verilen 50 pay dışında eksik kalan 50 payın da miras hisseleri bağlamında davacılar adına tescil ve ilanı gerektiği, nihayet bu konuda kesinleşmiş bir karar da bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.Somut olayda; davacıların, mirasçısı oldukları....'nın davalı şirkette %50 pay sahibi olduğu, murisin ölmeden evvel yaptığı ileri sürülen hisse devir işleminin geçersiz olduğu iddiası ile dosyamız davalılarına karşı açtığı... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/1716 Esas sayılı dosyasında daha evvel görülüp sonuçlandırılan davada, davacı taraf hisse devir işleminin iptali ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın murise ait 50 adet hissenin adlarına tescilini talep etmiş olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Eldeki davada ise davacılar, murisin davalı şirketteki %50 hissesinin 100 paya tekabül ettiğini, taraflar arasında daha önce görülen davada %50 hisse denilmek yerine sehven 50 hissenin tescilinin talep edildiğini, bu nedenle kalan 50 adet hissenin de adlarına tescilinin gerektiğini ileri sürmüş olup, davalı taraf ise kesin hüküm itirazında bulunmuştur. 1086 Sayılı HUMK 237(6100 Sayılı HMK 303) maddesine göre tarafları, dava konusu ve sebebi aynı olan iki davanın bulunması halinde, iki davadan biri kesinleşmiş ise aynı konuda kesin hükmün varlığından söz edilir. Kesin hüküm bir dava şartıdır.(6100 Sayılı HMK 114.md) kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınır. Davacının, dava açarken fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmamış olması (dava dilekçesinden davanın kısmi dava olduğunun açıkça anlaşılamaması) halinde, kalan alacak kesimi hakkında ikinci bir dava (ek dava) açamayacağı kabul edilmektedir. Buna göre, birinci davada davanın kısmi dava olduğu açıkça belli olmadığı için, dava tam davadır ve mahkeme dava konusu vakıalardan (dava sebebinden) doğan alacağın tamamı hakkında karar vermiştir; o halde, aynı alacak hakkında ikinci bir dava açılmasına kesin hüküm engeldir.(Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, sf 1538) Bu nedenle mahkemece, davacıların daha evvel fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadan açtıkları davanın tam dava olduğu ve dava konusu alacağın tamamı hakkında karar verildiği, buna göre eldeki dava açısından,... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2001/1716 Esas 2007/147 Karar sayılı ilamın kesin hüküm teşkil ettiği hususu dikkate alınarak, davanın dava şartı (kesin hüküm) yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ; Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.