Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2286 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1931 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ : .... ... TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 23/06/2015NUMARASI : 2015/643-2015/643Taraflar arasında görülen davada .... ... Tüketici Mahkemesi’nce verilen 23/06/2015 tarih ve 2015/643-2015/643 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin, 25/02/2013 başlangıç tarihli olmak üzere ... Emeklilik A.Ş'ye Gelir Koruma Sigortası İşsizlik Teminatı kapsamında sigorta poliçesi yaptırdığını, iş sözleşmesinin 31.10.2013 tarihinde feshedilmesi nedeniyle poliçe kapsamında davalıdan talepte bulunduğunu, ancak talebinin reddedildiğini, bunun üzerine icra takibine giriştiğini, davalı sigorta şirketinin itirazı üzerine takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ihtilafın işsizlik sigortası gereğince işsizlik tazminatı istemine ilişkin olduğu, davacının mesleki faaliyetini garanti altına almak amacıyla sigorta işlemini yaptırmış olduğu ve mesleki amaçla hareket eden gerçek kişi konumunda olup 6502 sayılı Kanun'un 3/k maddesi gereğince davacının tüketici konumunda olmadığı ve Türk Ticaret Kanunu'nun 4,5 ve 1401 ve devamı maddeleri gereği davaya bakma görevinin genel görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davanın HMK.114/c ve 115. maddeleri gereğince görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, Gelir Koruma Sigortası poliçesine dayalı olarak işsizlik teminat bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davacının sigorta yaptırmaktaki amacının mesleki faaliyetini güvence altına almak olduğundan bahisle tüketici sayılamayacağı, TTK'nın 4, 5 , 1401 ve devamı maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 2. maddesinde kanunun kapsamının tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olduğu açıklanmış, 3/1. maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Yasa koyucu bu hükümle tüketicinin taraf olduğu sigorta sözleşmelerini tüketici işlemi olarak kabul etmiştir. Aynı Yasa'nın 73. maddesinde ise, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut olayda; her ne kadar mahkemece davacının mesleki amaçlarla hareket ettiği, bu nedenle işlemin tüketici işlemi olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle sonuca gidilmiş ise de; gelir koruma sigortası ile amaçlanan mesleki faaliyetin korunması olmayıp, gelirin korunmasıdır. Bu itibarla, mahkemece dava konusu sözleşmenin nitelendirmesi yapılırken, sözleşmenin sigortalının işsiz kalma rizikosu nedeniyle gelirden mahrumiyetini önlemeye yönelik bir sözleşme olduğu, bu haliyle sigortalının tüketici, yapılan işlemin de tüketici işlemi olduğu düşünülerek işin esasına girilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, 02/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.